7 Mayıs 2015 Perşembe

İSLAMIN YETİŞTİRDİĞİ DEVLET ADAMLARINA BAKIN

Ebu Bekir (r.a) Halife olarak biat edilir edilmez ümmete şöyle seslendi:

“Ey insanlar! Ben ancak sizden biriyim. Sizin en hayırlınız olmadığım halde sizin yönetiminiz bana verilmiştir. Eğer güzel davranışta bulunursam bana yardımcı olunuz. Eğer kötü davranışta bulunursam beni düzeltiniz. Doğruluk bir emanettir. Yalan ise bir ihanettir. Sizden zayıf olan, Allah’ın izniyle onun hakkını alıp onu rahatlatıncaya kadar benim nezdimde güçlüdür. Sizden güçlü olan, kendisinden Allah’ın izniyle zayıfın hakkını verinceye kadar benim nezdimde zayıftır. Allah uğrunda cihadı terk eden bir toplum üzerine, Allah zilleti kısmet eder. Hangi toplumda fuhuş yayılırsa Allah onları belâlara boğar. Allah ve Resulüne itaat ettiğim müddetçe bana itaat ediniz. Allah  ve Resulüne karşı gelirsem, sizin üzerinizde itaat yoktur. Namazınıza kalkın, Allah sizi rahmete kavuştursun. ”

1- Ebu Bekir; müslümanların halifesi ve başkanı, Allah ve Resulü tarafından övülen kişi olduğu halde, kendisini sıradan birisi sayıp hiç birisinden daha üstün saymamaktadır. Pek çok mütevazi biridir. Bu nedenle yaşlı kadın komşularının koyunlarını sağıyordu. Halife olduktan sonra bu işini devam ettirdi. Kendi serveti veya çocukları ve akrabasının servetlerini artırmaya ve lüks ve rahat yaşamaya hiç çalışmadı. Gece gündüz müslümanların işlerini ve sorunlarını düşünüp çözüyordu. Dünyada İslâm’ı yayıp fetihleri gerçekleştirmek için cihada gidecek orduları hazırlıyor ve planlar çiziyordu.

2- Muhasebe ve düzeltmeyi talep ediyor. Güzel davranırsa müslümanların yardımını istiyor. Kötülük yaparsa, müslümanların kendisini düzeltmesini de istiyor. Kendisi için dokunulmazlık yoktur. Meclis onu himaye etmez. Partisi ve diğer ortak partileri yine onu korumaz. Yüce divana verilmesi için mecliste onaylama yoktu. Kısacası bozuk olan demokrasi yok, İslâm vardı. Gerekirse halife hemen mahkemeye verilir ve kabul edilirse azledilirdi.

3- Doğruluğun bir emanet ve yalanın bir hainlik olduğunu belirtiyordu. Çünkü İslâm’daki politika, yalan söylemek değil doğru söylemektir. Batıl olan laik politikada, yalan söylemek onun temelidir.

4- Zayıf olanın yanında durup, hakkını kendisi elde edinceye kadar onun kuvvetli olduğunu sayar. Kuvvetli olanın ise zayıf olduğunu sayarak ondan hakkı olan hakkını alıncaya kadar onunla savaşır. Çünkü var olan demokratik sistemlerde yöneticiler, hep güçlü olan kapitalistler yanında olurlar. Çünkü onların desteği ile iktidara gelirler ve iktidarlarına devam ederler. Zayıf olanlar ise demokratik sistemlerde hep ezilmeye mahkumdurlar. Fakat İslâm rejimi olan Hilâfet devletinde halife, kapitalistlerin desteğiyle iktidara gelemez, müslümanların rızası ile gelir. Ve ilk işi zayıf olanlara yardım etmektir. Hak ve hukuku yerine getirip tam adaleti sağlar.

5- Cihadın önemi üzerine duruluyor. Cihanda sulh demez. Cihanda cihad vardır diyor. Bu nedenle en büyük devlet, Rumların ve Perslerin devletlerine boyun eğmedi, onlarla işbirliği yapmadı. Onların zalim ve küfür rejimlerini yıkıp Allah’ın adalet Dini olan İslâm’ı tesis etmek için cihadı ilân edip de orduları onlara doğru yolladı. Bu sebeple müslümanlar izzetli oldular. Şimdiki Türkiye’ye bakın, ne kadar zelil durumdadır.!. Cihadı terk etti, Amerika, Avrupa ve İsrail’le işbirliği yapmak için yalvarıyor.

6- Fuhuş bir toplumda yayılırsa bu toplumun başına belâlar getireceğine ve sıkıntılar getireceğine dair hakikati belirtiyor. Atatürk’ün temel hürriyetlere dayandırıp kurduğu cumhuriyetin eserlerine bakın.!. Fuhuş yapan genel evler, ancak devlet buralarda fahişelerin sayısını bilir. Bir kısmını çalıştıran kadın, vergi rekortmeni ilân edilmiştir. Ayrıca otellerde, diskoteklerde, parklarda ve sokaklarda bile fahişeler yaygın. Bir milletvekilinin dediğine göre; Türkiye’de fahişelerin sayısı iki milyon kadındır.(2015 daha fazla.çünkü zina suç sayılmaktan çıkartıldı.)

7- Yöneticilere itaat, ancak onların Allah ve Resulüne itaata bağlıdır. Yöneticiler, Allah’ın kitabı ve Rasulullah (SAV) Sünnetini uygularsa onlara itaat edilir. Bunları uygulamazsa onlara itaat edilmez. Küfür anayasası ve kanunları uygulayan şimdiki yöneticilere kesinlikle itaat edilemez.

8- Yönetici, yönetici namaz kılsın, kılmak istemeyen kılmasın diyemez. Bilâkis namaz kılmayı emreder, zorlar ve kılmayana ceza verir. Diğer farzları da emreder. Çünkü o zaman o toplum Allah’ın rahmetine kavuşur, belâlar ve sıkıntılardan kurtulur.

İşte İslâm’ın yetiştirdiği devlet adamı böyledir. Diğer halifeler aynı yolda devam ettiler. Kusur gösteren halifelere karşı savaş ilân edilmiştir. Sahte devlet adamları değiller. Atatürk, İnönü, Bayar, Demirel, Ecevit, Çiller, Erbakan, v.s. değildirler... □


1 yorum:

  1. İşte İslâm’ın yetiştirdiği devlet adamı böyledir. Diğer halifeler aynı yolda devam ettiler. Kusur gösteren halifelere karşı savaş ilân edilmiştir. Sahte devlet adamları değiller. Atatürk, İnönü, Bayar, Demirel, Ecevit, Çiller, Erbakan, v.s. değildirler... □

    YanıtlaSil