20 Mayıs 2015 Çarşamba

BUTUN İNSANLIĞIN KURTULUŞU RAŞID'İ HİLAFET DEVLETİNİN KURULMASIYLA OLACAKTIR.

Kurtuluşa mutlak olarak devlet kurmakla erişilmez.

Hem bu dünyanın, hem de asıl hayat olan ahiret hayatında kurtuluş, Allah (c.c)'nun emrine uyarak Resulullah (s.a.v.) ve Ashabı Kiramı örnek alarak aynen onların kurdukları gibi yeniden bir İslâm Devleti (Raşidî Hilâfet Devleti) kurmakla mümkün olacaktır.

Müslümanlar kendilerini suçlu duruma düşürmeyecek bir hayat yaşamak mecburiyetindedirler. Yirminci asrın İslâm devletinden yoksun müslümanları, İslâm devleti kurulmadan Peygamber ve sahabenin hayatı yaşamalarındaki tutum ve davranışlarını, çalışma ve çabalarını örnek almalıdırlar.

Resülullah (s.a.v)'in ümmet hakkındaki, fiil ve buyrukları vahyi ilahiye dayalıydı. Ashabı Kiramın da yaptıkları ve ortaya koydukları, Resulullah (s.a.v)'in talimatı ve tariflerine uygundu. Onlar hiçbir zaman akıllarına estiği gibi hareket etmemişlerdir.

İslâm devletinin olmadığı bu asrın müslümanları, onların İslâm devletini kurma çalışma ve çabalarından örnek almalıdırlar.

Müslümanlar devlet kurma ve diğer konularda Resulullah ve Ashab-ı Kiram'ı örnek alırlarsa, üzerlerindeki bu farzı eda etmiş ve istenilen hedefe ulaşarak kurtuluşa ermiş olurlar.

Resulullah ve Ashab-ı Kiramın örneği olmayan bir kitle ve parti kuranlar, üzerlerindeki farzı eda etmiş olamaz ve kesinlikle istenilen hedefe ulaşamazlar. Bununla beraber, kâfirlerin tasallutundan, zulüm ve baskılarından asla kurtulamazlar. Resulullah (S.a.v) ve Ashab-ı Kiramın örneği bir devlet olmadığı zamanlarda her türlü pisliklerin ve kötülüklerin devam ettiğini ispatlayan göstergeler şunlardır:

1- Islâmiyet gelmeden önce, İslâm devleti olmadığı zamanlarda, dille tarif edilemeyecek kadar çirkin ve feci olaylar işlenmekteydi. Öyle ki kendi kız çocuklarını diri, diri kumlara gömüyorlardı. İşlenen o pislik ve facialar, sadece Araplara mahsus değildi. Dünyanın her yerindeki insanlarda mevcutdu. Örneğin Avrupalılar, kocası ölen kadınları kocalarının cesetleri üstünde diri diri yakarlardı. Romalılar insanları yırtıcı hayvanlara parçalatırlar, İranlılar öz kızları ve kızkardeşleriyle evlenirlerdi. O günün toplumlarmda her türlü korkunç cinayet çok sayıda resmen işlenmekteydi.

2- İslâmiyet gelmiş, fakat henüz İslâm devleti kurulmamışken vahşet ve şiddet devam ediyordu.

3-Kapitalist Ehli Salip, maddi menfaatlerini elde etmek için İslâm devletini ortadan kaldırmaları gerektiğine inanıyorlardı. Bunu gerçekleştirmek için İslâm ordularını etkisiz hale getirmek gerekiyor, hedefe de sözde ve görünüşte müslüman olan Avrupa'da tahsil yapmış, Avrupa hayranı bir takım münafıklar kullanılıyordu. Kafir kapitalistler İslâm'a, İslâm Devletine ve müslümanlara ne yaptılarsa bu satılmış münafikların eliyle yaptılar.

İslâm ordularını yok etmek için yaptıkları harekatlardan en önemli ve en meşhur olanı Mayıs 1914'te başlattıkları Çanakkale Savaşıdır.

Bu savaşta o satılmış münafıklar masum, cesur ve İslâm dinine ve şeriatına inanmış müslüman askerlerin büyük kayıplar vermesine "Askerler size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum " diyerek sebep olmuşlardır. Bu sözlerden söyleyenin maksadı anlaşılıyor.

Savaşa katılan 425 bin müslümandan, resmî verilere göre 253 bin, gayri resmî rakamlara göre ise 300 bin şehit verilmiştir.

Böylece kâfirler için İslâm Devletini yıkma işi kolaylaşmış, İslâmî yönetimi etkisiz hale getirmişler ve şer'î  hükümleri geçersiz ilan etmişlerdi.

3 Mart 1924’de hilafetin kaldırılmasına kadar İslâm Devleti şeklî olarak varlığını sürdürmüştü.

Avrupa'nın, özellikle kâfir İngilizlerin uşaklığını yapan, İslâm Devleti Hilâfet Devletinin amansız düşmanı olan, sözde görünüşte müslüman olduklarını söyleyen münafikların elleriyle bu tarihten sonra şeklen de olsa varlığını sürdüremedi.

İslâm akidesini koruyan, İslâm'ın şerî nizamını tatbik eden, İslâm'ın davetini taşıyan bu devletin ortadan kalkmasıyla, yerine kapitalizmin akidesine sahip olan ve kapitalist ideolojisine davet eden emperyalist devletler geldi.

Dünyanın her yerinde zulmün, cinayetin ve fuhşiyatın her çeşidi, müslümanlara uygulanmaya başlandı ve halen devam etmektedir.

Bugüne kadar durumun düzelmediği inkârı mümkün olmayan ve bütün dünyanın bildiği bir gerçektir.

Bu gelişmeler, Resul ve Ashabının örneğinde bir devlet olmadığı zamanlarda, zulmün ve vahşetin devam ettiğini gösterir.

Görülüyor ki İslâm aleminde işlenen her türlü pislik ve münkerat, Resulullah (S.a.v) ve Ashabının örneği devlet olduğu zamanlarda o pislik ve cinayetler olmamıştır.

Küfrün zulüm ve işkencesinden kurtulup, iki dünyanın iyiliğini elde etmek isteyenler, Resulullah (S.a.v) ve Ashab-ı Kiramı örnek almış Raşidî Hilâfet Devletini kurmalıdırlar.

TEKRAR RAŞİDÎ HİLAFET
DEVLETİ: İLK İSLAM DEVLETİNİ KURAN RESULULLAH VE ASHAB-I KİRAM ÖRNEK ALINARAK KURULABİLİR

Müslümanların, İslam Devleti olmadığı zamanlarda, İslâmî bir hayat sürdürebilmeleri için, İslâm Devleti öncesi Resulullah (S.a.v) ve Ashab-ı Kiramın yaşamlarını örnek almaları ve bunu farz olduğunu bilmeleri gerekmektedir.
Resulullah (S.a.v), fiilen ve sözleriyle ifade ettiklerini benimsememiz Allah (c.c)'nun bir emridir. O Kur’an-ı Kerimde şöyle buyurmaktadır:
'Resul size neyi getirdiyse onu alın, o size neyi yasakladıysa da ondan Sakının" (Haşr-7)
Hangi şeyi hangi sıfatla getirmişse öylece almak gerekir. Yani farz olarak getirdiklerini farz, mendup olarak getirdiklerini mendup, mubah olarak getirdiklerini mubah, haram olarak getirdiklerin haram, mekruh olarak getirdiklerini mekruh kabul edip öylece almak gerekir.

Resul (S.a.v) ümmete getirdikleri vahyi ilahiye dayanıyordu. Ashab da yaptıklarını ve ortaya koyduklarını Resulullah (S.a.v)'ın bildirmesiyle ve tarifiyle yapıyor ve ortaya koyuyorlardı. Bunun için onları örnek almamız gereklidir. (|&c l.j) buradaki ( ü )genel ifade eden (mevsüldür) yani herhangi bir şey demektir. Resulullah (S.a.v) ibadetleri, muamelatları, ukubat ve siyaseti nasıl getirmişse öylece almak demektir. Bu, parti kurmadaki siyasî
tutum ve davranışları da içerir.

Özellikle içinde bulunduğumuz yirminci asrın devletsiz müslümanları, devlet kurma konusunda kesinlikle Resulullah (S.a.v) ve onun Ashabını örnek almalıdırlar.

Ümmeti Muhammed bu konuda da onları örnek alırlarsa üzerlerindeki farzı eda etmiş olup istenilen hedefe ulaşırlar ve isteklerinde muvaffak olurlar.

Devlet kurma konusunda onları örnek almadan çabalamaları ne yazık ki boşunadır. Bir devlet kursalar dahi bu devlet İslâm Devleti olamaz. Bugün dünyanın hiç bir yerinde İslâm Devleti mevcut değildir. Zira bugün var olan bu devletlerin hiç birisi İslâm akidesi üzerine kurulu değildir. Hepsi kapitalizme dayalı lâik ve demokratik cumhuriyetlerdir.

Resulullah ve Ashab-ı Kiram'ı örnek almadan devlet kurmuş olanlar, kurdukları devlet İslâm Devleti adını verseler dahi bu devletler, İslâmî usûllere göre kurulmamış olduklarından İslâm devleti değillerdir. İslâm'a uygun yönetimleri olmadığı gibi, hükümleri de İslâmî değildir. Müslümanların emanı İslâm'ın elinde değildir. İslâm devleti dünyada ancak bir tane olabilir. Bugünkü devletlerin hiç birisi Raşidî Hilâfet Devleti esasları üzerine kurulmamıştır.

İslâm otoritesine sahip olmayan, İslâm akidesi üzerine kurulmayan, şer'i biat usülü ile devlet başkanını belirlemeyen, İslâm şeriatı ile hükmetmeyen bir devlet İslâm Devleti olamaz. Hilâfet Devleti olmayan bir devlet, İslâm akidesini korumaz, şeriatı tatbik etmez, hele İslâm'ın davetini kesinlikle yapamaz.

Asrımızda her ne kadar İslâm Devleti ismini taşıyan devletçikler varsa da bunlar Resulullah (s.a.v) ve Ashab-ı Kiram'ın örneği üzere kurulmadıklarından dolayı yukarıda saydıklarımızdan hiç birisini yapamıyorlar.

Asrımızda müslümanlar, İslâmî hayatlarının tümünde yaşayamıyorlar. Oysa ki İslâm hayatlarında yaşanmak için gelmiştir. Bu onlara farz olmasına rağmen, ancak Resul (s.a.v) ve onun Ashabını örnek alarak kurulacak bir devletle mümkün olur.

Resulullah (s.a.v), diğer resuller ve inanarak onlarla beraber olanlar da, bizler için, güzel örnekler olduğunu bildiren ayeti kerimelerden basıları şunlardır: Ahzap suresinin 21. Ayetinde... J» 0 j fi js la cümlesinde, Mümtehine suresinin 6. ayetinde 0 fii fi 'jü yeminle ve yine Mümtehine 4.. ayettinde muhatap zamiri olan fi zamirleriyle hayatta olan Ümmeti Muhammede hitap ederek, onlarda bizler için almamız gerekli güzel örnekler olduğunu bildiriyor.

Bu ayeti kerimelerde dikkati çeken hususlar şunlardır:

1- Allah (c.c)'hun, resullerde bizler için örnekler olduğunu yeminle bildirmesi.

2- Biz Ümmeti Muhammed için örnekler olduğunu bildirmesi.

3-Bu örnekleri, Allah (c.c)'yu ve ahiret gününü arzu eden ve O’nu çokça anan kimselerin alacaklarını bildirmesi.

Şu numaralarını verdiğimiz ayetler, onlarda bizler için güzel örnekler olduğunu açıkça bildiriyor.

Örnekler olduğunu yeminle ve tekrar tekrar bildirmekle, onları her konuda örnek almamızın farz olduğu kesinlikle anlaşılmış olur. Mesela: ibadetlerden namaz konusunda kendisini örnek almamızı Resulullah şöyle bildiriyor: "Benim namaz kıldığımı gördüğünüz gibi namazlarınızı kılınız (namaz kılmada örnek alınız)."
ibadetlerde Resulullah (S.a.v)'i örnek almamız gerekli olduğu gibi siyaset gütmede, kitle oluşturmada, parti ve devlet kurmada da Resul ve Ashabını kendimize örnek almamız gereklidir.

Resulullah (S.a.v)'de bizim için güzel örnekler olduğu şu ayeti kerimede ne güzel ifade edilmiştir:

"Ey inananlar! And olsun ki, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok anan kimseler için Resulullah en güzel örnektir."
(Ahzap-21)





1 yorum:

  1. "Ey inananlar! And olsun ki, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok anan kimseler için Resulullah en güzel örnektir."

    YanıtlaSil