26 Mayıs 2015 Salı

HER ZAMAN MÜMİNLER MÜMİNLERİ DESTEKLEMELİ VE BERABER OLMALIDIRLAR.

Müminler, müminlerin kardeşidir. 

Allah (cc) böyle buyuruyor.

“Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki esirgenesiniz.” (Hucurat: 10) 

Müminler birbirlerinin kardeşleri oldukları için her zaman birbirlerini desteklerler, korurlar, birbirlerinin aralarını kitap ve sünnetin dediğine göre düzeltirler. Birbirlerini düşmana teslim etmezler ve birbirlerini dışlamazlar. 

Resulüllah hadisi şeriflerinde şöyle buyuruyorlar.

“Bir Mümin diğer bir mümin için kerpiçleri birbirini destekleyen bir bina gibidir. Müminler birbirlerini tutarak birbirlerini korurlar, doğru olan konularda beraber olurlar ve birbirlerini düşmana teslim etmezler. ” Özellikle siyasi konularda da müminler islamın siyasetini güden müminleri destekleyip beraber olmalıdırlar.”

Bir ayeti kerimede Allah (cc) böyle buyuruyor.


“Ey iman edenler, Allah’tan korkun ve doğrularla beraber olun” (Tevbe 119)

Bu ayeti kerime siyasi konular hakkında, müminlere, Allah’tan korkmalarını ve doğru olanlarla beraber olmalarını emrediyor.

Bugün 1 Mart 1998 dünyanın hiç bir yerinde İslam’ın yönetimi, yönetim nizamı yoktur. Siyasi konularda, sadece ve yalnız doğru olan şunlardır. Davayı yüklenmelerinde ve çalışmalarında Resulüllah (s.a.v)’i ve ashabı kiram’ı örnek alarak şeri metodu kullanarak şeri hükümleri Müslümanların
hayatlarına hakim kılacak, İslam’ın akidesini koruyacak, İslam’ın şeriatını infaz ve tatbik edecek ve İslam’ın davetini dünyaya taşıyacak, götürecek olan İslam yönetimini (Yönetim Nizamını) meydana getirmek (gelmesini sağlamak) için çalışan Müslümanlardır doğru olanlar. İslam şeriatının tarifine göre gerçekten de doğru olan bu çalışmayı yapan Müslümanlardır. Bu Müslümanları desteklemek, korumak ve onlarla beraber olmak Müslümanlar üzerine farzdır. Diğer bir deyişle siyasi sahada doğru olan İslam devleti Hilafet devletini kurup devletin başına bir devlet reisi Halife getirmek için çalışan Müslümanlardır. İşte bu Müslümanları desteklemek onlarla beraber olmak farz. Onların çalışmalarını engellemek ve bu çalışmadan geri durmak haram ve büyük günahlardan bir günah, şeri hükümleri kabul etmeyip inkar etmek te küfürdür. Yani kabul etmeyip reddedenlerde kafir olurlar. Müslümanlar burna çok dikkat etmelidirler.

Şeri nizamları Müslümanların hayatlarına hakim kılmak için çalışanlar Resulüllah ve ashabı kiramın yolunda olanlardır. Kitap ve Sünneti düstur alarak çalışanlara karşı çıkan ve çalışmalarını engelleyen ve çalışanların kendilerini bir takım dedikodu, yalan ve yanlış iftiralarla halkın gözünden düşürenler ve ümmetin onlara itimadını sarsmaya çalışanlarda Hilafet devletini yıkan ve Hilafetin düşmanı olanların yolunda olanlardır.

Resulüllah (S. A. V)’ın Ashabıyla Medine’de kurdukları devlet onu kabul eden bütün Müslümanlara ait bir İslam devleti idi. Daha asrı saadette iken bir çok beldelere hükmediyordu. Bazılarının dediği gibi sadece Medine’ye ait bir site devleti değildi. Resulüllahın kurduğu bu devlet
aynı şekliyle ve yönetimiyle devam etti. Zaman zaman bazı görevini kötüye sahşi menfaatlarına kullanan idareciler gelmişse de devlet İslam devleti idi. Bazı idarecilerin görevlerini kötüye kullanmaları devleti İslam devleti olmaktan çıkarmaz. Resulüllah’ın Medine’de kurdukları İslam devleti 1918’e kadar İslam devleti olarak yaşadı. 1924’te de İslami yönetim tamamen kaldırıldı.

Müslümanların ve İslam devletinin amansız düşmanları Avrupalı kafirlerin istek ve destekleriyle İslam devleti Osmanlıda (Türkiye de) ki garplı kafirlerin hayranları, O şeytanların dostları, ayık günleri geçmeyen, bir takım aldatılmış ayyaşlar, 1924’te İslam devletini yıkarak, İslam şeriatını yürürlükten kaldırdılar.

İslam’ı Akideye sahip İslam dinini tanıyan, İslam şeriatını bilen, akıllı, fikirli Müslümanlar, İslam’ın devletsiz yaşanmadığını görmüşler ve devletsiz yaşanmayacağını da anlamış ve bilmişler. Bunun için şeri hükümleri Müslümanların hayatlarına hakim kılacak İslam devletini yeniden kurmaya karar vermişler.

Gerçek alim ve müctehid, Eş Şeyh Takyüddin En-Nebhani rahmetüllahi aleyh arkadaşlarıyla beraber 1953 yılında İslam devletini kurmak için demokrasi ve Kapitalist nizamlardan uzak İslami nizamlara dayalı sahih bir kitle kurmuş. Bu kitle ile yeniden yönetim nizamını hayata getirmek için çalışmalarına başlamış. Bu sahih kitle binlerce şubeleriyle dünyada çalışmalarını sürdürmektedir.

Sahih düşünce ve sahih nizamlar üzere kurulan bu kitleler, bir çok eziyetler, baskılar, hakaretler, işkenceler, hapisler, asmalar ve kesmelere rağmen, şeri nizamlardan hiç taviz vermeden gayesine ulaşıncaya kadar, yılmadan, korkmadan kötüleyenlerin kötülemesine, kınayanların kınamasına aldırmadan çalışmasına devam edecektir inşallah. İslam devletini İslam
şeriatını istemeyenler istemese de, bu çalışmaya karşı çıkanlar karşı çıksalar da bu çalışma devam edecektir. Bu kervan Allah (cc)’ın bir nurudur, istemeyenler bu nuru ilahiyi söndüremeyeceklerdir. 

Allah (cc) şöyle buyuruyor:

 “Onlar ağızlarıyla Allah’ın (cc) nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kafirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.” (Saf 8) Şeri nizamlar Allah (cc) nurudur. Kafirler bu nuru söndürmek yok etmek isteseler de bu nizamlar ne için gönderilmiş, konulmuşsa o yerini alacak ve bulacaktır. (Taktiri ilahi kuvveti bazı ile dönmez. Bir şema ki Mevla yaka, üflemekle sönmez.) Bu nizamlar illa da Müslümanların hayatlarında geçerli olacaktır. Çünkü müminlerin hayatlarını düzenlemek ve geçerli olmak için gelmiştir. Buna karşı çıkanlar yorulduklarıyla ve kazandıkları günahlarıyla baş başa kalacaklardır.

İslam devleti kurulduktan sonra dünyada iki cemiyet, iki toplum meydana gelmiş oldu. İslam cemiyeti ve Küfür cemiyeti. İslami duygu düşünce ve İslami nizamlara bağlı kalan insanlar İslam cemiyetini, İslami toplumu meydana getirmiş oldular.

Kapitalist veya komünist duygu, düşünce ve nizamlarına bağlı kalanlarda küfür cemiyetini, küfür toplumunu meydana getirmiş oluyorlar. 1924’te merkezi İstanbul da bulunan Hilafet devletinin yıkılmasıyla, İslam cemiyeti ortadan kalkmış oldu. Hilafet devleti yıkıldığı o günden bu güne kadar dünya da İslam cemiyeti, İslam toplumu yoktur. Oysaki Allah (cc) İslam cemiyetinin bulundurulmasını emrediyor. Farz kılıyor. Yönetimin kurulmasını farz kılan deliller Allah’ın hükümleriyle hükmetmeyi icap ettiren ayetlerdir. Ayrıca Allah’ın emrettiği teşriyi (yasayı) uygulamayı gerektiren
ayetlerde yönetimin tesisine delalet eden delillerdir.

Bu ayetlerden bir kaçını gösterelim:

 “Onların aralarında Allah’ın indirdikleriyle hükmet (yönet). Sana gelen hakkı bırakıp onların heva ve heveslerine uyma.” (Maide 48)

“Onların aralarında Allah’ın indirdikleriyle hükmet, heva ve heveslerine uyma. Sana indirilenin bir kısmından bile seni vazgeçirmelerinden sakın.” (Maide 49) 

“Kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse, kafirlerin ta kendileridir”. (Maide 44)


“Hayır, Rabbine and olsun ki, aralarında çıkan ihtilafta (çekişmelerde) seni hakem kılmazlarsa mümin olmazlar”.(Nisa 65)

Bunların dışında onlarca ayet, direk hüküm etme veya yönetme ile ilgilidir. Bunun yanı sıra siyasetle, harple, cezalarla içtimai (sosyal) hayatla ve sivil hayatla ilgili sayılamayacak kadar pek çok ayet vardır.

Bu şeri hükümleri tatbik sahasına koyacak, İslam toplumunu, İslam cemiyetini meydana getirecek olan hükmetme nizamım Hilafet devletini kurmak için teşekkül ettirdiği kitleyi= Hizb-üt Tahrir (kurtuluş Partisini ) (Zalim idarecilerin zulmünden kurtuluş) partisini kurdu.

Bu parti şu ayeti kerimenin mücebine (buyruğuyla) kurulmuştur.

“Sizden,hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men eden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Ali İmran 104)

 bu kitle edille’i Erbaa ı, Kitap, Sünnet, İcma’i sahabe ve Kıyası fukuhayı delil alarak, kapitalist ve komünist hiç bir idareden izin ve müsaade almadan kurulmuştur. Bu kitle edillei erbaanın dediğine göre Resulullah’ı örnek alarak şeri metodu kullanarak siyasi sahada çalışmasını sürdürmektedir. Bu kitlenin kuruluş ve çalışması İslam şeriatına göre olduğundan dünyada ki bütün Kafirler, bu kitlenin varlığına ve çalışmasına karşıdırlar. Bir de bu kitlenin varlığını ve çalışmasını istemeyen kafirlerin oyununa gelen ve aldanan bazı Müslümanlarda bu kitlenin çalışmasını engellemektedirler. Bazı Müslümanların çeşitli bahanelerle bu çalışmayı engellediklerine, bir kaç örnek gösterelimde, doğru ve yanlış olan bilinsin.

Resulullah (s.a.v) ve Hülafa’i Raşidin zamanlarında olduğu gibi, Dünya da ki bütün Müslümanlara, yalnız tek bir yönetim, İslami yönetim tek bir devlet= Hilafet devleti, Tek bir reis, Halife getirmek için çalışan Müslümanlara bu çalışmayı engelleyenler diyemiyorlar ki ‘‘sizin kuruluşunuz çalışmanız, şu noktalarda şu konularda şeri delile göre haramdır ve yasaktır, haram olduğunun delilide şu şeri nastır" ve böyle diyen çıkmadı ve çıkmazda. Çünkü şeri hükme göre olan bir şeye karşı çıkmak şeri hükme karşı çıkmak olur. Yani bu çalışmanın yanlış olduğu şeri hükme karşı çıkmak olur. Yani bu çalışmanın yanlış olduğunun şeri delille ispatlayan çıkamaz. Şayet varsa hemen şeri delilini bildirmesi ve ortaya koyması gerekir.

Bu kitlenin kuruluşu ve çalışması her yönüyle İslam şeriatına şeri delillere göre olduğundan, bu çalışmayı engelleyenler, birinci derecede sebep şunu gösteriyorlar ve çalışan Müslümanlara şöyle diyerek engelliyorlar. “Sizin kuruluşunuz bizim kuruluşumuza uymuyor siz 1400 yıl önce ki nizamlara ve o gün ki, kitle olma şekline göre kurulmuşsunuz. Biz ise 20 ’nci asrın muasır medeniyetin gerektirdiklerine ve en
kalkınmış ülkelerin medeni kanun ve nizamlarına göre kurulmuşuzdur. Sizin çalışmanız bizim çalışmamıza uymuyor. Siz fikri metodla dünyadaki bütün Müslümanlara tek devlet Hilafet devleti kurup İslam şeriatının hayata getirmeye çalışıyorsunuz. Biz kapitalist metod la her ülkede bir Cumhuriyet kurmaya ve kurulan Cumhuriyetleri korumağa çalışıyoruz. ” Bunun için ey Hizb-üt tahrirli gençler: Hilafet devletinden ve İslam Halifesinden bahseden Hilafet Dergisini Zalim idarecilerin zulmünden bahse eden beyanname (bildirileriniz), İslam şeriatından şeri hükümlerden ve yönetim nizamından bahseden kitaplarınızı bizim cemiyetlerimizde, bize bağlı olan camilerimizde, meccaninde olsa dağıtmayınız. Cemaata İslami fikir, İslam akidesi ve şeri hükümlerden bahsedip konuşmayınız diyerek ellerinden geldiği kadar İslam devletinin gelmesini engelleyip, bu çalışmanın önüne bir kaya oluyorlar.

Bu çalışmanın önüne durup, çalışan gençlere karşı çıkan bazı beyinsizler tarafından, vicdanları sızlatan, tüyleri ürperten ve gözleri yaşartan şu olayı ibretle okuyalım. Bu çirkin olay şöyle cereyan ediyor.

İslami fikir ve akideye sahip yaptıklarını her hangi birilerinin adına yapmayan, harcadıklarına ve emeklerine karşın makam, mevki ve her hangi bir gelir beklemeyen, imanlı ve ihlaslı bazı gençler, şeri hükmün ve İslam yönetiminin ne olduğunu ihtiva eden fSj\ *İiı ^ diye besmele ile başlayan üzerinde 16 ayetin ve hadisi şerifin lafızları ve manaları yazılı olan İslam Yönetimi başlıklı bildiriyi Müslümanlara dağıtırken, dünyada tek bir devlet ve tek bir devlet reisi (Hilafet devleti ve Halife) olmasını isteyen, kendisinin gençlik kolları başkanı ve Müslüman olduğunu söyleyen bir genç üzerinde besmele ayet ve hadisi şerifler yazılı olan
bildiriyi alır, okur sonunda da Müslümanların gözleri önünde büyük bir kahramanlık yaparak, çatır çatır yırtar ve şeri hükümleri bildiren bildirileri ve kitapları dağıttırmamaya çalışırlar. Yine bu şeri hükümlerin Müslümanlara dağıtılmasına ve bildirilmesine karşı çıkanlardan biride camide bulunan bir bildiriyi alır bakar üzerine tükürür, elinde buruşturur atar.

Tekrar kayd edelim ki, bu çalışma katıksız İslam şeriatını Müslümanların hayatlarına hakim kılma çalışmasıdır. Bunun için güçlü kuvvetli, otoriter, İslam akidesini korur şeri hükümleri dünyadaki bütün Müslümanlara eşit bir şekilde tatbik eder ve İslam’ın davetini bütün dünyaya götüren bir devlet olması lazımdır. Böyle bir devleti ikame etmek Müslümanların üzerine farzdır. Herhangi bir bahane ile bu çalışmadan geri durmak ve bu çalışmayı engellemek büyük günahtır. Müslümanlar bunu iyice bilip zihinlerine yerleştirsinler. Bu konudaki tutum ve davranışlarını buna göre ayarlamalıdırlar. Farz olan bu çalışmaya katılmayıp geri duranlar ve çalışmanın önüne durup baltalayanlar genelde bu çalışmanın ne olduğunu, çalışmanın nasıl olduğunu, çalışmanın derecesinin ne olduğunu bilmeyen kimselerdir. Velev ki, kendilerini bilgin saysalarda bundan dolayı bu çalışmaya katılmayıp, çalışmayı engelleyenlerden bazıları kendilerinin de Hilafet devletini istediklerini söyledikleri halde, Hilafet devletini kurmaya çalışanları engelliyorlar ve kendilerinin devlet olduğunu söylüyorlar, bilmiyorlar ki, infazsız, tatbikatsız, güçsüz, kuvvetsiz, emniyetsiz, başkalarının yönetimi, idaresi koruması altında, başka bir deyişle, küfür devletleri hudutları içinde, küfür yönetimi altında kafirlerin korumasıyla, Hilafet devleti ve Halife ilan edilmez.

Böyle bir şeye kargalarda güler. Böyle bir şey Şeri hükümlere uygun değildir. Zira Resulullah (s.a.v) Mekke’de kendi yurdu
olduğu, çok sayıda güçlü kuvvetli Hz.Ebu Bekir, Ömer, Hamza; Osman gibi çok kimselerin Müslüman olduğu halde İslam devletini ilan etmedi. Medine de çok sayıda Müslümanlar ve Mekke’de gelen muhacirler olduğu halde, İnfaz tatbik gücünü, koruma emniyeti Müslümanlar ele almadan devleti ilan etmedi. Bu şeriat içerisinde hiç bir yönden şeriata uygun değildir. Amerika’daki, Hindistan’daki, halifeliğini ilan eden bir Müslümanla hiç bir farkı yoktur. Eğer gerçekten Allah rızası için bir şeyler yapmak istiyorlarsa, öyle Anadoluda federe değil bütün dünyadaki Müslümanlara tek bir devlet kurma yolunda olan Müslümanlara bütün gençleriyle yardımcı olsunlar, onlara katılsınlar. Eğer bunu yapamıyorlarsa hiç olmazsa Müslümanların çalışmalarını engellemesinler. İslam dininin emride budur. “Ya hayrı şöyle ya da sukut et”

Bu çalışmayı, Hilafet devletinin ikame edilmesini Allah (cc) Müminlerden istiyor. Kafirlerden bunu istemiyor onlardan iman etmelerini istiyor. Ne yazık ki, bu çalışmanın önüne duran karşı çıkan Müslüman’ım diyenlerden oluyor.

Kitle oluşlarında ve devlet kurma çalışmalarında şeri delillere dayalı olarak çalışanlara karşı çıkıp, çalışmayı engellediklerine sebep gösterip, bu uğurda çalışanlara şöyle diyorlar: “sizin bu çalışmanızla bölücülük yapıyorsunuz, siz Ingilizler tarafından kurulmuş, Ingilizlerin namına çalışıyorsunuz, her ne kadar siz İslam şeriatına göre kurulmuş İslam şeriatını hayata getirecek Hilafet devletini kurmaya çalışıyorsanız da, siz bölücüsünüz, çünkü sizden başka hiç bir parti yoktur ki, bulunduğu ülkedeki kapitalist idareden izin almadan kurulmuş olsun ve İslam şeriatına göre hilafet devletini kurmaya çalışıyor olsun. ”

İslam devleti Hilafet devletini kurma hususunda dünyadaki Müslümanlar şu üç gurup ta toplanmış oluyorlar.

1 .Hilafet devletinin ne olduğunu bilip, onu getirmek için şartlarına uygun çalışanlar.

2.Hilafet devletinin gelmesini isteyip, fakat bazı geçersiz bahanelerle gelmesi için çalışmayanlar.

3 .Bütün dünyadaki Müslümanlara tek bir Hilafet devleti olmasını istemeyenler ve bir takım asılsız bahaneler uydurarak, bu konuda çalışanların çalışmalarını engelleme çabasında olanlar.

Bu çalışma farz olduğundan, bu çalışmayı yapan birinci gurup sevap kazananlardır. İkinci grup farz olan bu çalışmayı yapmadıklarından günahkardırlar. Üçüncü gurup çalışmadıklarından ve çalışanları engellediklerinden iki kat günahkardırlar.

Raşit halifeler dönemindeki hilafet devletini yeniden getirmek isteyen Müslümanlar, Kapitalist demokrasisini benimseyen vatancı, Milliyetçi, Kehanetçi, ve bu dünya menfaatlarını elde etme çabasında olan bir kitle değildir. İşte bunun için Kapitalist Demokrasisini benimseyen vatancı, Milliyetçi, kehanetçi, ve madde perest Müslümanlar tarafından, bölücülükle suçlanıyorlar.

Hilafet devletini kurma meselesi, kafirlerin değil, Müslümanların meselesi olduğundan şu yazıları İslami inançla, dikkatlice okuyalım ve hangisinin doğru, hangisinin de yanlış olduğuna karar verelim.

1.Siyasi konularda devlet kurma konusunda ve Müslümanlarda doğru olan Kitap, Sünnet, İcma’i sahabe ve Kıyasi fukuhanın dediğine göre çalışanlar mıdır? Yoksa Avrupa’dan Amerika’dan ve insanların kafasından çıkan, insanların içtihatları olan Demokrasi kanun ve kurallarına göre çalışanlar mıdır?.

2.Dünyada tek bir İslam devleti, tek bir devlet reisi (halife) getirmek için kurulan kitleler ve çalışanlar mıdır? Yoksa her ülkede bir Cumhuriyet kurmak ve Demokrasi idarelerini yaşatmak için kurulan ve çalışan partiler midir. İslam’a göre olanlar?

3 .Hilafet devletini kurmak için kurulan ve çalışan kitleler midir? İngilizler tarafından kurulan yoksa demokrasilere göre kurulan, çalışan partiler midir?

4. Demokrasi İslamdan mıdır? Yoksa İslam ile taban tabana zıt Avrupa’dan, İngiltere’den Amerika’dan alınan insanları bir bir birlerine düşman eden insanları parça parça bölük bölük eden batıl bir sistem midir?

İslam ülkelerinde kapitalist idarelerin emirleriyle (legal) olarak kurulmuş bütün partiler, Avrupa’dan, Amerika’dan alınan insan icadı olan kanunlara göre kurulmuş ve çalışmakta olduklarını bu partilerin kurmayları Avrupalı, Amerikalı, amir dostlarına duyurmak ve efendilerinin aferini almak için her fırsatta bas bas bağırarak ilan ediyorlar. Yani İngiliz ve Amerikan tarafından kurulmuş olanların emirlerine uygun olarak çalışmakta olduklarını kendi ağızlarıyla itiraf ediyorlar. Diğer taraftan Müslümanlara: “Evet şimdi biz Avrupa ’nın, Amerikanın kanunlarına uygun olarak kurulmuş ve çalışmaktayız. Fakat bu geçicidir. İdareyi ele aldıktan sonra İslam 'a göre çalışmaya döneceğiz” diyorlar. Öbür taraftan geçicide olsa azıcık ta olsa zalimlere meyledenler onları taraf tutanlar hakkında Allah (cc) şöyle buyuruyor:


“Sen (Ey Peygamber) dosdoğru emrolunduğun gibi hareket et. Beraberinde ki tevbe edenlere de aşırı gitmeyin çünkü o yaptıklarınızı görür.” (bunun için emrolunduğun şekli bırakıp ta) zulmedenlere (zalim idarecilere azıcık da olsa) meyletmeyin (yönelmeyin). Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah
(cc)’tan başka yardımcınız yoktur. Sonra yardımda göremezsiniz”.(Hud 112-113). 

Yer yüzünde güç, kuvvet sahibi, zalimler zorla ve insanları aldatarak idareleri ele geçirip insanlara zulmeden zalim idarecilerden korkarak, onların zulmünden kurtulmak için, onların tarafını tutup, onlara meyletmeyin, onların korkusundan doğru olandan ayrılmayın. İnsanlardan değil Allah (cc)’tan korkun. Allah (cc)’ın şu buyruğuna kulak verin:
“İnsanlar dan korkmayın, benden korkun. Ayetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın. “Kim Allah (cc)’ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kafirlerin ta kendileridir.” (Maide 44) Ne pahasına olursa olsun Müslümanlar Allah (cc) indirdiği hükümlerle hükmetmelidirler.

Bütün dünya bilir ki, hak ve doğru olan şeri hükümlerdir. Bu şeri hükümlerden ayrılanlar, ya bu hükümleri kabul etmeyip inkar ettiklerindendir, veya zalim idarecilerin zulmünden korktuklarından, haktan ayrılıp batılı destekliyorlar. Ya da dünya menfaatlarını zevki sefalarını elde etmek istediklerindendir. Günümüzdeki Müslümanlar genelde inkâr ettiklerinden değil idarecilerden korktuklarından, onlara yağcılık yaptıklarından, makam, mevki, ve dünya menfaatları elde etmek istediklerinden, Hilafet devletini kurmak için çalışan Müslümanlardan ayrılıyorlar ve çalışmalarına karşı çıkıyorlar. Umarız ki, bu insanlar aklederde yönetim nizamını kurmaya çalışanlara köstek değil, destek olurlar ve bu çalışan Müslümanları karalayıcı iftiralardan da vazgeçerler Bütün Müslümanlara selam olsun.






2 yorum:


  1. Bu şeri hükümleri tatbik sahasına koyacak, İslam toplumunu, İslam cemiyetini meydana getirecek olan hükmetme nizamım Hilafet devletini kurmak için teşekkül ettirdiği kitleyi= Hizb-üt Tahrir (kurtuluş Partisini ) (Zalim idarecilerin zulmünden kurtuluş) partisini kurdu.

    YanıtlaSil
  2. İslam’ı Akideye sahip İslam dinini tanıyan, İslam şeriatını bilen, akıllı, fikirli Müslümanlar, İslam’ın devletsiz yaşanmadığını görmüşler ve devletsiz yaşanmayacağını da anlamış ve bilmişler. Bunun için şeri hükümleri Müslümanların hayatlarına hakim kılacak İslam devletini yeniden kurmaya karar vermişler.

    Gerçek alim ve müctehid, Eş Şeyh Takyüddin En-Nebhani rahmetüllahi aleyh arkadaşlarıyla beraber 1953 yılında İslam devletini kurmak için demokrasi ve Kapitalist nizamlardan uzak İslami nizamlara dayalı sahih bir kitle kurmuş. Bu kitle ile yeniden yönetim nizamını hayata getirmek için çalışmalarına başlamış. Bu sahih kitle binlerce şubeleriyle dünyada çalışmalarını sürdürmektedir.

    Sahih düşünce ve sahih nizamlar üzere kurulan bu kitleler, bir çok eziyetler, baskılar, hakaretler, işkenceler, hapisler, asmalar ve kesmelere rağmen, şeri nizamlardan hiç taviz vermeden gayesine ulaşıncaya kadar, yılmadan, korkmadan kötüleyenlerin kötülemesine, kınayanların kınamasına aldırmadan çalışmasına devam edecektir inşallah. İslam devletini İslam
    şeriatını istemeyenler istemese de, bu çalışmaya karşı çıkanlar karşı çıksalar da bu çalışma devam edecektir. Bu kervan Allah (cc)’ın bir nurudur, istemeyenler bu nuru ilahiyi söndüremeyeceklerdir.

    Allah (cc) şöyle buyuruyor:

    “Onlar ağızlarıyla Allah’ın (cc) nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kafirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.” (Saf 8) Şeri nizamlar Allah (cc) nurudur.

    YanıtlaSil