16 Mayıs 2015 Cumartesi

KAPİTALİSTLETİN (LAİKLERİN) SONLARI GÖZÜKTÜ.

İslâm Dini; Allah tarafından konulan ve Allah’ın vazifelendirdiği peygamberler vasıtasıyla akıl sahibi insanlara tebliğ edilen onlara dünya ve ahirette saadet yollarını gösteren ilahi sisteme denir.

Dinin bir anlamı da (yani lügat anlamı); dedi kodu , arkadan konuşma diye de izah edilmiştir. Bizim konumuza ikiside giriyor. Çünkü bahsedeceğimiz konunun içerisinde olan Kapitalistlerin dini olan Lâiklikten de bahsedeceğiz.

İlahi olmayan, yalnız din olarak kabul görmüş olan lâiklikten veya kapitalizmden örnekler vereceğiz.

Kapitalizm nasıl oldu da lâikliği din olarak çıkardı? Kapitalizm nedir? Sözlük anlamı şudur: Sermaye sahiplerinin iktisadi
sahada serbest faaliyet etmeleri esasına dayanan sistem diye tarif edilmiştir. Ayrıca şu şekilde de tarif edilmektedir. Kapitalist idare veya Kapitalist rejim diye de isimlendirilir. Böylece tarif ediliş şeklide vakaya uymaktadır. Bu tariften de anlaşıldığına göre rejim ve sistem oluşu onun her halde “ideoloji “ olduğunu gösterir. Çünkü içerisinde hayat hakkında görüş belirtmektedir. İdeoloji ise nizamı akidesinden fışkıran aklî akideye denir. Akide ise; insan, hayat, kâinat hakkında genel düşünce sonucu meydana gelir. İdeoloji ise bir şahsın zihninden doğar. Bu doğuş ya Allah’tan vahiy ile olur, tebliğini bildirmesi için peygamberlere gelen din gibi; ya da insanda parlayan bir dehâ ile olur. Bunun doğrusu ise Allah’tan vahiy ile gelendir. Zira O, herşeyi yoktan var eden olmasından dolayı yarattığı herşeyi bilendir. Kendisinde olan deha ile olan ideoloji ise batıldır. Çünkü o dehalı insanı da yaratan Allah’tır. İnsan zaten sınırlıdır (acizdir).

Demek ki hem doğru, hem yanlış, hem hak, hem batıl devamlı olacaktır. İdeolojinin çıktığı noktayı öğrendikten sonra Kapitalizm şimdi nasıl din oldu ona bakalım:

Günümüzdeki lâiklik çığırtkanlığını gündemde tutmaları, niçin? Çünkü “eceli gelen... cami duvarına şey eder ” denilir.
Bunun için çığırtkanlık yapıyorlar. Şu anda yeryüzünde gözüken ideoloji yalnız Kapitalizm olduğu açıktır. Kominizm belâsı şimdilik yeryüzünde gözükmüyor. Ama uyumaktadır ve varlığını da bir zamanlar göstermişti. İslâmın ise şu anda yeryüzünde temsil edildiği bir yer yoktur. Bunları inşallah aşağıda izaha çalışacağız. Bunları değerlendirirken bir din olarak ele almak gerekir. İslâm ve Kapitalizmden din olarak bahsedelim. İslâm gelmeden önce din olan Kapitalizm; dini hayattan ayırma esasına dayanıyor. Bu düşünüş onun akidesi, onun fikrî temelidir. Bunun çıkış noktası Avrupa’da başladı. Krallarla, filozoflar ve halk arasında çıkmıştır. Kimler arasında olduğunu bahsetmeye gerek yoktur. Kısacası belirli guruplar arasında olduğu kesindir. Bu kitleler arasındaki tartışmanın ortak noktasında birleşme olmasıdır. O da dinden hiçbir zaman hayat için söz edilmeyeceğidir. Çünkü bu olaylardan önce teokratik bir düzen hayata hakim idi. Avrupa’da bundan dolayı kavgalar oluyordu. Sonucunda doğan çocuk lâiklik oldu. Yani orta yolu bulmak oldu. Herkesi memnun ettiler, dünya ile dinin alakasını kopardılar. Zaten bâtıl olan bir düzen hakimdi. Onu kaldırdılar, yerine ondan daha bâtıl daha taze düzen getirdiler ki o da lâikliktir, Kapitalizmdir, Demokrasidir. Bunlarda hayat hakkında görüş koymuyorlar mı? Koyuyorlar, öyleyse bir dindir. Veya kanun koyan bir ilahtır. Bu ilahlık kavramına göre de uygun düşen 1700’li yılların sonunda doğan din Avrupa’yı kuşattığı gibi dünyanın diğer yerlerine sıçramada da gecikmedi. Tabi ki burada Müslümanların devleti olan Osmanlı Hilâfet devletide bu durumdan etkilendi. Etkilenmesinin sebebi de dünyada olup bitenden haberi yoktu. Dünya değişiyor, kendi yani Osmanlı Hilâfet Devleti kendi dertleriyle uğraşıyordu. Devleti içten ve dıştan kurtlar kemiriyordu. Tedavi olmaya çalışıyordu ama yine de hastalık tam tespit edilemediğinden tedavi olamıyordu ve nihayet Fransa ve İngiltere’de balkonlarda yetişen mikroplar hasta olan devlete müdahale etmeye başladılar ve de hastayı öldürdüler. Sonra Avrupa’da doğan çocuk (lâiklik, demokrasi, cumhuriyet vs.) Müslümanların devletini de işgal etti, yani hak din gitti onun yerine bâtıl hakim oldu. İşte günümüz lâikleri o zamandan kalma Fransız, İngiliz tohumlarıdır. Oysa onlar Lâikliği din olarak kabul etmiş olan ise kâfirlerdir. Kendi inandıklarının elden gitmesinden korkuyorlar. Fakat korktukları mutlaka başlarına gelecektir. Çünkü Hak mutlaka hakim olacaktır. Onların dinleri örümcek yuvası gibi çürüktür. Bunları bildikleri için bir tek Müslümanın öksürmesinden onlar zatürre oluyorlar. İnşallah bir gün tüm Müslümanlar öksürecek onlarında topu cehenneme dolacaktır. Bu Allah’ın vaadidir. Kâfirler cehenneme gidecektir. Kâfirler konuşurken derler ki: "Biz 1400 sene önceyemi gideceğiz? Biz gitmeyiz ” diye nara atarlar. Aslında kâfirler 1400 seneden daha geridedirler. O zamanla bu zamanki tarihlere bir baksınlar, yani İslâmdan önceki durumda ne varsa çağ atladıkları bugünde de yokmudur? O gün faiz, fuhuş, kız çocuklarını diri diri toprağa gömmek hoş günümüzde erkek, kadın farkı yok her ikisinide öldürüyorlar. Yani İslâmdan önce ne varsa bugün de aynısından fazlası vardır. Yine de olması normaldir cahillerin babası Ebu Cehil’dir. Lâiklerin, demokratların, Kemalistlerin, cumhuriyetçilerin; hepsinin babası da Ebu Cehil’dir. Yani babalarının dinine geri döndüler. İslâm aleminin tümünde olan ve de bunların başını çeken Türkiye Cumhuriyeti kurucusu M. Kemal denen ne idüğü belirsiz adam, bu küfür devletini kurmadan önce Balkanlarda olan Selanik’te İngiliz sefaretinde kendisine verilen şu andaki misak-î milli sınırlar haritasını kimlerin verdiğini ve de kendisinin kimlerin hesabına çalıştığını göstermektedir. Bu adam Türkiye’deki lâiklerin ilahıdır. Yattığı yer olan Anıtkabir (cehennem çukuru) ağlama duvarları değilmidir? Maksat Islâma muhalefet olsun diye İslâm’m temel akidesi (imanın şartları) altı tane değilmidir? Lâiklerin de 6 tane değilmidir? İlke ve inkilapları kaç tanedir? 6 okları varya maksat Müslümanlara muhalefet etmek içindir.

Onların dini onlara bizim dinimiz bizedir. Lâklerin ilahı olan M. Kemal kendi arkadaşlarını subay okulunda iken seçmiş ve onlara görev vermişti. Arkadaşlarından bir tanesi ise şöyle demiştir: “Kendisine bizler göreve gideceğizde sen ne olacaksın demiştik? ” Cevaben "ben de sizi idare eden olacağım ” demişti. Bunları okul çağında söylemişti bu söz yukarıda bahsettiğimizi doğruluyor. Kimlere hizmet ettiğini anlayanlara çok bilgi veriyor.


Bir ilah demek (mabut, tanrı) demek oluyor. Lügat anlamı budur. İlahlık kolay bir şey değildir. Bu öyle bir ilah ki bir gecede onbeş milyon insanı cahil bırakıyor yazıyı değiştirmekle. Çünkü muhalefet etmek için herşeyi yoktan var eden herşeyin üstünde olan Allah’a meydan okuyordu. Onun atası Firavun da aynısını yapmıştı, ama yanılıyor. Çünkü kendileri bilmelidirler ki sınırlıdırlar. Ve de öyle oldular. Allah intikamını alandır. İslâmi açıdan ise lâiklik küfürdür. Kim ben lâikim derse İslâm dairesinden dışarı çıkmıştır. Çünkü insan iki dinli olamaz.

Bunlar dinlerinin batıl olduğunu kendileri de biliyorlar. Hergün sokaklarda nara atıyorlar lâiklik elden gidiyor diye . Madem batıl değilse niçin İslâmdan korkuyorlar?! Niçin Avrupa’dan yardım istiyorlar?! Niçin Müslümanlarla Avrupa’yı tehdit ediyorlar?! Dinlerinin uydurma olduğunu bildikleri için bir gün fazla yaşamak için çabalıyorlar! Ama maalesef uğraşları boşunadır. Ecelleri gelince cehenneme odun olacaklardır. Böylece yaşadıkçada günahları artacaktır. Yine de şöyle bakınca normal gözükmektedir. Herkes kendi dinini yani ideolojisini korumaya çalışmaktadırlar. Hiç kimse kolayına teslim olmaz olmayacaktır. İslâmda böyle değilmidir? Kendi ideolojisini korudukça ayakta kalmış, korumadığı zaman bu hale gelmiştir. Şurası gerçektir ki “Hak gelince batıl zail olacaktır. ” Evet buraya kadar hep lâiklerden, kapitalistlerden bahsettik, ya Müslümanım diyenlerin hiç mi suçu yoktur? Hayır asıl suçlu olanlar müslümanlardır. Meydanı boş bıraktıkları için yani (değneksiz buldular) başıboş geziyorlar. Sokaklarda böyle olmasaydı “Kahrolsun Şeriat ” diye bağıramazlardı, yaygara yapamazlardı. Şimdi meydan boş sokaklar da onlar istediklerini yapıyorlar. Eğer Müslümanım diyenler bunlardan ders almazlarsa; ne zaman alacaklar? Yeryüzünde Müslümanlardan zelil durumda olan varmıdır? Alçanan onlar, horlanan onlar. Acaba bakmıyorlar mı neden bu hale düştüklerine. Tarihle övünmek insana birşey vermiyor kendin birşey yapmadıkça.
İnsan amellerini kendisi yapar. Başkasının yaptığı ile öğünmez. Yukarıda bahsettik asıl suçlu Müslümanım deyipde İslâm’ı bilmeyenlerdir. Her gördüğüne hocam, hacım diye sarılanlardır. Kim ne derse peşine takılanlardır. Müslüman böyle olan değildir. Müslüman kendisine şer’i hükümleri ölçü alandır. Yoksa körü körüne giden değildir.

Evet İslâm batılı kaldırmak için gelmiştir. Ve de kaldırmıştır. Yine de 1400 seneye yakın hakimiyeti sürmüştür. Ama günümüzde ise hak değil batıl hakim durumdadır. Bu İslâm’ın suçu değildir. Müslümanların suçudur. Yoksa İslâm geldiği gün gibi tertemiz duruyor.

Hep böyle kalacak zannedilmesin, yolun sonu gözüktü. Ecelleri yaklaşıyor. Onun için borazan çalıyorlar. Allah’ın istediği kavim gelecektir. Allah’ın vaadi elbette haktır.

“Onlar dünya hayatıyla öğünürler (şımarırlar). Oysa Ahiretin yanında dünya hayatı ancak bir geçimlikten ibarettir” <Rad: 26) 

Hayatı yalnız dünya hayatı zannedenler aldanmışlardır. Çünkü hayat sadece dünyadan ibaret değildir. Bizim inancımıza göre bir de Ahiret hayatı vardır. Hesap günü vardır. Asıl hayat orada olandır.

Şimdi Müslümanlar kendilerini sorgulasınlar, gerçekten bizler Allah’ın istediği şekildeki müslümanlar gibimiyiz? Yoksa lâik kafalıların dediği gibimi? Galiba onların dediği gibiyiz. Çünkü görülen köy kılavuz istemez. Hayata onlar hakim, sokaklar onların, camiler onların, evler, haneler onların hükmü altındadır. Sen de öğün dur ben Müslümanım diye. Yoksa Müslüman böyle olmaz, vurdum duymaz değildir. Korkak değildir. Hakimiyeti kuldan alıp Allah’a vermeye çalışandır. Allah (C.C.) şöyle buyuruyor:

Ey resulüm sana ecdadının dinine dön diyen (kâfirlere) de ki bunca delillerden sonra Allah ’tan başkasına mı ibadet etmemi bana emrediyorsunuz! Ey cahiller. ” (Zümer: 64)

Müslümanlar da böyle diyerek yola çıkacaktır. Herşeyi Allah’tan bekleyecek, dedik ya yolun sonu gözüküyor, Müslümanlar uykudan uyanıyor. Kaçın bakalım lâik kafalar, demokrat insanlar. Allah’ın vaad ettiği gün geliyor. Hazır olun cehennem odunları, batılın kulları. Kaçın bakalım nereye kadar kaçarsınız, görelim kaçarken de şunu hatırlayın:

Şüphesiz ki Allah indinde din yalnız İslâmdır.<AIi imran: 85)

 “Halbuki bütün insanlar Ancak tek ilaha tapmaları emredilmişti ",Tevbe 31)

 “Şüphesiz hakimiyet Allah ’a aittir. ” <Yusuf: 40

İslâm dinini yukarıda yazmıştık. Tarifi Allah tarafından konulan ve Allah’ın vazifelendirdiği peygamberler vasıtasiyle akıl sahibi insanlara tebliğ edilen, onlara dünya ve ahirette saadet yollarını gösteren ilahi dine İslâm dini denir. Evet buradan da anlaşılıyor ki insanlara dünyada ve de ahirette saadet ve mutluluk veren din olarak bahsediliyor. Diğer dinler yani beşeri olan Kapitalizm ve diğerleri yalnız dünyalıktan bahsediyor. Onu da zaten
veremiyeceği belli dururken çünkü onun akidesi dini hayattan ayırt etmeye dayanıyor. Yani kendisi din olunca ilahi dini kabul etmiyor. Beşerî olan din İslâm’ı kabul etmiyorda ilahi din olan İslâm her konuda aciz ve eksik olan insanın koymuş olduğu dini kabul eder mi? Bir hadisde Resul (S.A.V.) şöyle buyurmuştur: Bizim dinimize dayanmayan her amel red olunur <Mûslim>

İslâm dini şu esasları da içerisine almaktadır.

Dini muhafaza, nefsi muhafaza, aklı muhafaza, nesli muhafaza, malı muhafaza ilahi dininin getirmiş olduğu esaslardır. Beşeri dinler ise yukarıda saymış olduğumuz esasları mahvetmiştir. Çünkü bu dinler fıtrata terstir. İnsanları kalkındırması düşünülemez ve kalkındıramamışlardır. Şu anda yeryüzünde gözüken o değilmidir? İnsanlık helâk olmuştur.

"Küfredenler (inkâr edenler) ise (dünyada) zevklenirler. Hayvanların yemesi gibi yerler. Onların yeri ateştir. ”
(Muhammed 12)

Lânet olası Kapitalizm menfaatçılığı hayatta tek ölçü almasından dolayı sadece midesini ve uçkurunu (şehvetini) düşünen ona göre yaşayan hayvanlar hatta onlardan da sapık mahlûklar sürüsü ortaya çıkarmıştır. Allah (C.C.) şöyle buyuruyor:

“Ayetlerimizi yalanlayan ve kendilerine zulmetmekte olan toplumun durumu ne kötüdür. ” (Araf: 177)


Yazıklar olsun o insanlara ki Allah’ı bırakıp başkalarına kul olanlara. En güzel olan şudur ki en yakın zamanda tevbe edip iman etmeleridir.
.”Herkesin yaptıklarına göre dereceleri vardır. Allah onlara yaptıklarının karşılığını verir. Asla kendilerine haksızlık yapılmaz. ”<Ahkaf: 19) 
Evet kurtuluş yolu İslâmdır. Bütün insanların kurtuluşu ondadır. Ama bu nasıl olacakta insanlığı kurtaracak denebilir. Müslümanların hali ortadayken ve nitekim deniyor da. Bu diyenler İslâmın getirdiklerine değilde ben Müslümanım diyenlere göre söylenenlerdir. Bu doğru değildir. İslâm’ın kendi incelenmesi gerekirdi. Mevcut Müslümanların hali değil. İslâmiyetin insanları kalkındırmadaki başarısını görmek için tarihlere de baksınlar. Hiç bir ideoloji bu kadar ayakta kalamamıştır. İşte batıl kokuşmaya başladı bile, sonları gözüktü. Oysa ki Allah (C.C.) şöyle buyurmuştur:

“Şüphesiz ki hüküm (hakimiyet) yalnız Allah ’a aittir. Yalnız kendisine kulluk etmenizi emretmiştir. ”
(Yusuf: 40)

“Şüphesiz ki Allah indinde kabul edilen din yalnız İslâmdır. ” <A imran: 85)

Yukarıda geçtiği gibi Kapitalistler dini dünyadan (yani hayattan) ayırdılar. Yalnız camilere hasrettiler. Öyle gözüküyor yani Allah ile kul arasına kimse girmesin dediler. Din işimize karışmasın dediler. Fakat İslâm böyle demiyor, şöyle diyor: Dinsiz siyaset, siyasetsiz din olmaz. Yani hayat hiçbir zaman dinsiz olamaz, olursa böyle sapıklık olur. İslâm’ın kendisi siyasettir. İnsanların işlerini takip etmektir. Hangi ideoloji ile siyaset yaparsa onun adını alır. Yaptığın siyaset İslâmiyet; diğer dinler gibi yalnız ruhaniyetle uğraşmaz. Hem dünya ile hem de ahiret ile uğraşır. İslâm’ı siyasete karıştırmayın diyen ahmaklara diyorum İslâmiyet siyasettir. Hem de baştan sona kadar.

Meselâ Allah’u tealâ şöyle buyuruyor:
“Onların aralarında
Allah'ın indirdiği ile hükmet (yönet) Haktan sana gelenden sapıp da onların arzularına uyma. ”<Maide: 48)
 İnsanlar arasında hükmettiğiniz (yönettiğiniz) zaman adaletle yönetin. <Nisa: 58)

İşte insanların iman ettikleri İslâm dini yönetimden bahsediyor. Siyasi yönü olmasaydı nasıl biliyorsanız öyle yapın derdi (hıristiyanlık gibi). İslâm her zaman ve mekân için çözümünü gösterdi. Size tavsiyemiz; hemen tevbe edip İslâm’a girmenizdir. Çünkü Hak gelince batıl zail olur. Hak her zaman galip gelir.

“Yine bir hadisle konuyu kapatalım: Bizim dinimize dayanmayan her iş red olunur(Müslim)

Ne yaparsanız yapm Zafer İslâmın’dır. İnşallah.. *
*
Saf er 1418- 1997 Haziran





1 yorum:

  1. Kapitalistler dini dünyadan (yani hayattan) ayırdılar. Yalnız camilere hasrettiler. Öyle gözüküyor yani Allah ile kul arasına kimse girmesin dediler. Din işimize karışmasın dediler. Fakat İslâm böyle demiyor, şöyle diyor: Dinsiz siyaset, siyasetsiz din olmaz. Yani hayat hiçbir zaman dinsiz olamaz, olursa böyle sapıklık olur. İslâm’ın kendisi siyasettir. İnsanların işlerini takip etmektir. Hangi ideoloji ile siyaset yaparsa onun adını alır. Yaptığın siyaset İslâmiyet; diğer dinler gibi yalnız ruhaniyetle uğraşmaz. Hem dünya ile hem de ahiret ile uğraşır. İslâm’ı siyasete karıştırmayın diyen ahmaklara diyorum İslâmiyet siyasettir. Hem de baştan sona kadar.

    YanıtlaSil