25 Nisan 2015 Cumartesi

YENİ DÜNYA DÜZENİ İNŞALLAH İSLAMİ DÜZEN OLACAKTIR.

Hâlihazırdaki Dünya Düzeni, yani devletler arası alakaları ve siyaseti belirlemekte etkili olan nizamlar, kurallar ve dengeler; İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra o savaşın galib devletleri tarafından kuruldu. Daha önce Birinci Dünya Savaşı nın galib devletleri, o zaman Dünya Düzeni için bir kalıb koymuşlardı.

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Milletler Topluluğu teşkilatının enkazı üzerine Birleşmiş Milletler Heyeti'nin kuruluşu ve Devletlerarası Güvenlik Konseyi'nin kuruluşu tamamlandı. Birleşmiş Milletlere bağlı yeni örgütler ve bölgesel örgütler kuruldu. Nitekim, Devletlararası Para Fonu (IMF), Devletlerarası Kanun v.b. örgüt ve kuruluşlar kuruldu. Muhakkak ki bu "Dünya Düzeni", ancak kuvvetli olanların (büyük devletlerin) maslahatlarını emin kılıyor ve onlara dünya üzerindeki egemenliklerini garanti ediyor.

İşte bu düzenin kurulmasının üzerinden 45 yıl geçti. Bu süre
boyunca birçok değişikliğin hasıl olması, yeni bir dünya düzenine ihtiyacın olduğuna çağıran sesin yükselmesine sebeb oldu.

Lâkin, "Yeni Dünya Düzeni" modeline çağıran kimdir?.. İşte o, Amerika'dır. Nitekim Busch; Amerikan kuvvetinin koruması altında Amerika bakış açısına uygun bir yeni dünya düzenine ihtiyacın var olduğu propagandasını yapmak için Körfez Krizi ve Körfez Savaşı'nı büyük bir şekilde istismar etti. Zira Busch Ağustos 1990'da; "Amerikan hayat tarzı" ve "Amerikan maslahatlarını" savunmak için Körfez'e silahlı hareketin gönderilmesi zaruretinden bahsetti. Askerlerine karşı da şöyle dedi : "Körfez Krizi şunu ispatlamıştır ki; Amerikan liderliğinin alternatifi yoktur." 29-01-1991 de “Ittihad" ın durumu hakkında yaptığı konuşmada şöyle dedi ; "İnsanlığın umutları bize yöneldi" ve dedi ki; "Dünya devletleri arasında yalnız başına Amerika Birleşik Devletleri; ahlâkî
seviye ve imkânlar bakımından yeni bir dünya düzeni yaratmak için yeterli olana sahiptir." O orada, henüz iktidardayken Margaret Tatcher, bir Amerikan dergisine şöyle diyordu : "Ben, bu Yeni Dünya Düzeni'nin manasını hiç anlamıyorum."

Dünyadaki değişikliğin en önemlisi; Sovyetler Birliği'nin, Amerikayla birinici devlet merkezi üzerinde yarışan büyük bir devlet konumundayken, bu konumundan düşmüş olması ve "Soğuk Savaşın" bitmiş olmasıdır. Bu durumdan bazı hususlar ortaya çıkmıştır ki, onların birkaçı şunlardır :

1 —Batı Avrupa devletleri, kendileri için Rusya veya Varşova Paktı hücumu tehlikesi kalkmış olduğundan. Amerikan himayesine ihtiyaç duymamaya başladılar. Aynı şekilde Japonya ve diğer birçok devlet Amerika himayesine ihtiyaç duymamaya başladı.

2- Bu devletler, Komünist kitlenin çözülmesi ve Varşova Paktı'nın çözülüp dağılmasından sonra, NATO Paktı'na da ihtiyaç görmemeye başladılar.

3- İki Almanya'nın tekrar birleşmesiyle, Almanya'nın Avrupa'da yeniden en güçlü devlet olması.

4- Parçalanmış sosyalist kitle devletlerini kapsamına alması için yeni kanunların konulmasına ve malların harcanmasına ihtiyacın doğmuş olması.

5- Marxismin ya da sosyalizme karşı ideolojik propaganda ya da davet yapmaya ihtiyaç görülmemeye başlanması. Çünkü bu ideoloji artık Batı hadareti için bir tehlike teşkil etmemektedir.

6- Amerika ile Rusya arasındaki (açık ve gizli olarak yapılmış olan) karşılıklı anlayış anlaşmalarına ihtiyacın kalmamış olması. Amerikanın, dünyadaki nüfuz bölgesini paylaşmakta Rusya ile pazarlık yapmaya ve ortak hareket etmeye gerek görmemeye başlaması.

7- Çeşitli silahlara sınırlamalar konulmasından dolayı Amerika'nın Rusya ile anlaşmak için görüşmelerin devamına ihtiyaç görmemeye başlaması.

8- Rusya ile yarışmasından sonra Amerika, kendisini dünyada tek lider bulması.

9- Avrupa devletlerinin Yeni Avrupa'yı (1992 sonrası Avrupa'yı) oluşturarak Amerika ile İktisadî sahada yarışmacı olarak faaliyete geçmiş olması.

Busch'u yeni bir dünya düzenine göz dikmeye çokça teşvik ettiren şey, Avrupa Güvenlik ve Danışma Konferansının başarısıdır. Bu konferans 19-11-1990 da Paris'te NATO devletleri ve Varşova Paktı devletleri başkanlarının katılmasıyla yapılmıştı. Bu konferansta, Avrupada geleneksel silahların indirimini içeren bir anlaşma ile Doğu ve Batı kampları arasındaki soğuk savaşın sona erdirilmesini içeren bir anlaşma imzalandı. Avrupa'dan, ABD ve Kanadadan 34 devlet başkanının toplandığı bu konferansda, o devlet başkanları, bu devletlerarasında dayanışmayı sağlamak için bazı esaslar koyabildiler. Buna binaen Busch; ABDnın dünyaya egemen olmayacağını ve tek başına Polislik rolünü yapmayacağını te'kid etmeye çalışmaktadır. Busch, Avrupa Güvenlik ve Danışma Konferansında sadır olan bildiride geçen hedefleri sık sık tekrarlıyor. Özellikle o, hedeflerden "dünya barışı, iktisadı
dayanışma. Demokrasiyi pekiştirme ve insan haklarına saygı" ilkelerini gerçekleştirmekle alakalı olan hedefleri sık sık tekrarlamaya başladı.

Busch'un, "Yeni Dünya Düzeni" için hedef olarak tekrarlayıp durduğu şey işte budur. Fakat Busch için (yani Amerika için) bu "Yeni Dünya Düzeni" nde güdülen hakiki hedefe gelince; o, ilân edilen hedeften başkadır. .

Şu an Amerika; askerî kuvveti sayesinde, Birleşmiş Miletler Teşkilatı’na egemenliği sayesinde, propaganda vasıtasına egemenliği sayesinde ve Dünyanın ekserisini sömürmesi sayesinde; dünyanın rakipsiz efendisi (!) oldu. O, bu egemenliğini yerleştirmek, genişletmek ve ebedî kılmak istiyor, Amerika istiyor ki:

1-) Devletlerarası Kanuna tam hakim olmak. Şöyle ki; istediği bir hususa devletlerarası kanun kılıfını geçirmek ve istemediği bir hususun karşısına da devletlerarası kanunu koymaktan dolayı devletlerarası müesseseleri emrine hazır kılmak. Daha önce bu müesseseler üzerinde büyük bir egemenliğe sahipti. Şimdi ise, tam egemenlik istiyor. Belki şimdi, Devletlerarası Güvenlik Konseyi'ndeki diğer dört devletin elinden veto hakkını da çekip almak istiyor.

2-) Dünya polisliğinin lideri olmayı. Körfez Savaşında hasıl olduğu gibi, kararın kendi elinde olması ve yürütmenin ağırlığının kendisinde olması şartı ile diğer devletlerin dünya polisliğine katılmalarına engel olmamayı.

3-) Dünyanın onu, dünya polisliği abasını resmen taşımasına itmesini.

4-) Devletlerarası Adalet Divanı'nın (mahkemesinin) gerçekten kendi elinde olması (her ne kadar dış görüşü itibarı ile devletlerarası olarak kalsa da). Ya da onda hükmün bizzat kendisinin alır hale gelmesini.

5- ) Devletlerarası malî kuruluşların, gerçekten kendi elinde olması (her ne kadar dış görünüşü itibarı ile devletlerarası olarak kalsa da). Meselâ, Devletlerarası Banka ve Devletlerarası Para Fonu (IMF) gibi. .

6- ) Dünya idarecilerinin kendisine tâbi olmaları. Şöyle ki; o, istediğini indirebilsin, istediğin nasbedebilsin.

7- ) Rusya'nın düşüş halinde kalmasını ve devletlerarası pastaya yarışmacı olarak geri dönmemesini garantiye almayı.

8- ) Almanya ve Japonya'nın düştükleri yerde, sadece Amerika ile İktisadî yönden yarışan zengin devletler olarak kalmalarını garantiye almayı.

Amerika, şu anda Rusya'yı dikkate alıyor. Zira katı tutumlular ve askerler, Gorbaçov'un Rusya'yı kendisine ulaştırdığı çöküntüden rahatsız olup homurdanmaktadırlar. Belki onlar silkinip harekete geçerler, onu yıkıp yok edebilir ve Rusya'yı tekrar Amerika ile vuruşmaya götürebilirler. Bu vuruşma sebeblerinden dolayı Rusya'nın büyük bir hasara uğraması pahasına rağmen onlar bunu belki yapabilirler. Onun için Amerika, kendisi için tehlikeli olan bu boğazı "Yeni Dünya Düzeni" yoluyla tıkamak istiyor.

Amerika şu anda, Avrupa ve Japonya'nın kendisi ile olan İktisadî yarışmasını da hesaba alıyor. Nitekim siyasî gözlemcilerden birisi şöyle demişti : "Soğuk savaştan sonra dünya düzeyinde İktisadî açıdan büyük oynayanlar şunlar oldu : ABA, Japonya ve Almanya. Bunlar arasındaki dayanışma ve çelişkiden yeni tarih yazılacaktır."

Amerika, dünya için “Polis Şefi" olması bakımından hakim olduğu sahayı garantiye almak için geniş kapsamlı bir şekilde, geliştirilmiş silahların sınırlandırılmasını kontrolünde tutmak istiyor.

Amerika, petrolün anahtarlarına sadece kendisi sahip olmaya çalışıyor (her ne kadar şeklî olarak başkalarına terk edilmiş olsa da). Çünkü böylece devletlerden kendisiyle yarışanların boğazlarını sıkmak istiyor. Onun için Irak ve Körfez üzerindeki pençesini şiddetlendirecektir. .

Amerika, dünya propaganda vasıtalarına hakimiyetini garantiye almak için çalışmaktadır. Amerika, Irak'a yaptığı gibi, emirlerine karşı gelen herkese vurmaya ve onun, sadece Amerika'ya değil dünyaya karşı geliyormuş olarak düşünmesini sağlamaya çalışıyor.

Amerika, nüfuzunu tehdit edecek tesir edici fikirlerin ortaya çıkıp yayılmamasına çalışıyor. Özellikle Islamî uyanışın ve İslami Hilâfet in tekrar geri dönmesinin önüne geçmeye çalışıyor. Onun için müslümanlar arasında Cihad inancının veya İslâmî Hilâfeti ikâme inancının veya Islâm Şeriatını tatbik inancının yayılmasına engel olmaya çalışacaktır.

Fakat müsiümanlar, bugün Amerika'ya diyorlar ki : ‘Muhakkak ki Yeni Dünya Düzeni. Islâm Düzen olacaktır inşaallah.*

Zira Allahu Teâlâ buyuruyor ki:
‘Onlar bir düzen kuruyorlarken Allah da bir düzen kuruyor. Allah düzen kuranların en hayırlısıdır.’ (Enfal : 30)

‘Gerçek şudur ki; küfre sapanlar, (insanları)
Allah'ın yolundan saptırmak için mallarını harcarlar. bundan böyle de harcayacaklar. Sonra bu onların kahırlı özlemleri olacaktır. Sonra da bozguna uğratılacaklardır. Küfre sapanlar sonunda Cehenneme sürülüp toplanacaklardır.' (Enfal : 36)
<>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<>
Lübnan'da, “İslâmî Hilâfetin 3 Mart 1924de Yıkılışını Anma" başlığı altında, Hizb-üt Tahrir in imzasını taşıyan ufak kağıt  parçaları dağıtıldı. Bu kağıt parçalarında şu ibareler geçiyordu: !

Körfez Savaşı şunu açıkça ispatlamıştır ki; Müslümanlar yetimler gibidirler. Çünkü onlar Halifesizdirler, 

Kâfir Amerika ve dostları müslümanları parçaladılar. Çünkü onlar Halifesizdirler.
Hilâfet Devleti; kâfirlerin düşmanlıklarından ve onların uşaklarının ihanetinden koruyan bir zırhdır.

Hilâfet Devleti; sınırları ve milliyetçilikleri tanımaz.

• Hilâfeti ikâme etmek, Allah'ın müslümanlar üzerine  kıldığı bir farzdır. Çünkü Resulullah (S.A.V) buyurdu ki: 

‘Boynunda biat olmadan ölen, cahillyye ölümüyle ölmüş olur."

Onu (Hilâfeti) kesin olarak kuracağız inşaallah, Nitekim Resulullah (S.A.V) bizi onunla mücdeledi:

‘..Daha sonra Nübüvvet Yolu üzerine Râşid Hilâfet olacaktır."




************************************************************
DEVLETLERARASI DURUMDA SİYASİ BOŞLUK 
Dünya Halklarının Amerika'yı dünyadaki fakirliğin ve ekonomik krizlerin
sebebi olarak görmeleri ve bunun farkında olmaları, egemenliğinden ve kötülüklerinden kurtulmak için çalışmaya başlamaları onun dünyanın birinci devlet konumundan düşeceğinin müjdelerindendir. 

Aynı zamanda dünyaya liderlik edecek, adalet-i hâkim kılacak, mazluma insaf edecek, hak sahiplerine hakkını verecek, emanı, emniyeti ve istikrarı sağlayacak, •barış'.ve refahı temin edecek bir başka birinci devleti hazırladığının da müjdelerindendir. 

Dünyayı bunları sağlayacak, güvenilir bir liderlik-olacak olan Râşidî_ Hilâfet Devleti'nden başka bir devlet de bulunmamaktadır. * *
Esad Mansur

1 yorum:

  1. Amerika, nüfuzunu tehdit edecek tesir edici fikirlerin ortaya çıkıp yayılmamasına çalışıyor. Özellikle Islamî uyanışın ve İslami Hilâfet in tekrar geri dönmesinin önüne geçmeye çalışıyor. Onun için müslümanlar arasında Cihad inancının veya İslâmî Hilâfeti ikâme inancının veya Islâm Şeriatını tatbik inancının yayılmasına engel olmaya çalışacaktır.

    Fakat müsiümanlar, bugün Amerika'ya diyorlar ki : ‘Muhakkak ki Yeni Dünya Düzeni. Islâm Düzen olacaktır inşaallah.*

    Zira Allahu Teâlâ buyuruyor ki:
    ‘Onlar bir düzen kuruyorlarken Allah da bir düzen kuruyor. Allah düzen kuranların en hayırlısıdır.’ (Enfal : 30)

    ‘Gerçek şudur ki; küfre sapanlar, (insanları)
    Allah'ın yolundan saptırmak için mallarını harcarlar. bundan böyle de harcayacaklar. Sonra bu onların kahırlı özlemleri olacaktır. Sonra da bozguna uğratılacaklardır. Küfre sapanlar sonunda Cehenneme sürülüp toplanacaklardır.' (Enfal : 36)
    <>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

    <<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<>
    Lübnan'da, “İslâmî Hilâfetin 3 Mart 1924de Yıkılışını Anma" başlığı altında, Hizb-üt Tahrir in imzasını taşıyan ufak kağıt parçaları dağıtıldı. Bu kağıt parçalarında şu ibareler geçiyordu: !

    • Körfez Savaşı şunu açıkça ispatlamıştır ki; Müslümanlar yetimler gibidirler. Çünkü onlar Halifesizdirler,

    • Kâfir Amerika ve dostları müslümanları parçaladılar. Çünkü onlar Halifesizdirler.
    • Hilâfet Devleti; kâfirlerin düşmanlıklarından ve onların uşaklarının ihanetinden koruyan bir zırhdır.

    • Hilâfet Devleti; sınırları ve milliyetçilikleri tanımaz.

    • Hilâfeti ikâme etmek, Allah'ın müslümanlar üzerine kıldığı bir farzdır. Çünkü Resulullah (S.A.V) buyurdu ki:

    ‘Boynunda biat olmadan ölen, cahillyye ölümüyle ölmüş olur."

    • Onu (Hilâfeti) kesin olarak kuracağız inşaallah, Nitekim Resulullah (S.A.V) bizi onunla mücdeledi:

    ‘..Daha sonra Nübüvvet Yolu üzerine Râşid Hilâfet olacaktır."

    YanıtlaSil