27 Nisan 2015 Pazartesi

İSLAMİ HARAKETLERDE ÇEKİŞMELER NASIL ÖNLENİR.?

Ümmeti değiştirmekle uğraşan kitlede niye kavga çıkıyor? Niye bölünme oluyor? Niye ayrılıp birbirlerine düşman olunuyor? Peki çekişmeler nasıl önlenir?

Böyle kitle ve hareketler niye kurbanlık ve kurban derileri toplamakla meşgul oluyorlar? Niye cami, okul ve buna benzer işlerle uğraşıyorlar?

Hareketin işi nedir? Nasıl bir çalışma yapmalıdır? Nasıl kavga ve bölünmeler engellenir? Nasıl sorunlar çözülür?

Ümmeti kalkındırmak için kurulmuş hareket, muhakkak bir ideolojiye dayalı olmalıdır. Başka bir ifadeyle, onun düşüncesi, hayat nizamını içeren akide veya metoddan fışkıran düşüncedir. Çünkü kalkınmanın manası, fikri yükselmedir. Ümmet fikren yükselirse her alanda, ilerler. Çünkü her şey derin düşünmeye bağlıdır. İdeoloji; insan, hayat ve hayat hakkında fikir verdiği gibi her husus hakkında ön bilgi verir, bu nedenle ideoloji, insan önünde yolunu aydınlatır ve her konu üzerine ışık indirir. İdeoloji doğru olunca, kalkınma da doğru olur, insanı; maddî, İlmî ve teknolojik alanda ilerlettiği gibi ruhanî, ahlâkî ve İnsanî alanlarda da ilerletir. Bunu ancak İslâm ideolojisi gerçekleştirir. Kapitalist veya komünist ideolojiler; sadece maddî, İlmî ve teknolojik alanda insanı ilerletir. Diğer alanlarda hiç bir ilerleme gerçekleştirmediği gibi insanı geriye götürür, sıkıntıya ve bunalıma sürükler.

Biz, aklen İslâm'ın doğru bir ideoloji olduğuna kanaat getirmiştik. buna göre kalkınma ancak İslâm fikriyle gerçekleşir. İşte İslâm'a dayalı teşkilat, hem İslâm düşüncesini ve metodunu iyice kavrıyacak hem de bunları kesin şekilde benimseyecektir, çalışmak için gerekli olan fikirlerini sınırlandıracaktır. İslâm'da her konu hakkında bir kaç fikir bulunabilir.
Mücadele yapacak hareket muhakkak kalkınmak için gerekli olan her konu hakkında tek bir görüş benimseyecektir. Değişik görüşleri görüp tek bir görüş tercih etmezse, harekette kargaşa çıkar. Bundan dolayı harekette lazım olan şey; ümmeti kalkındıracak fikirleri tesbit edip benimsemek, bunları iyice billurlaştırmak ve safiyetli hale getirmektir. Nitekim harekete katılacak herkese bu fikirleri kavratıp benimsettirecektir. Böylece teşkilatta veya hizbte fikir birliği sağlanacağı gibi fikrî liderlik gerçekleşir. Bu, birinci noktadır.

İkinci nokta ise; insanlara fikirleri kabul ettirmektir. İnsanlara daveti yüklenme metodunu belirginleştirmektir. Bu metod, ideolojiden fışkırır. Çünkü metodsuz fikir felsefe olur. Kesinlikle ideolojik fikrin metodu olur. Bu metod, başka ideolojilerden alınmaz. İslâm'a davet edecek hareket, ne demokrasi ne de sınıfsal mücadele metodlarını kabul eder. Demokratik metod kapitalist ideolojiye ve sınıfsal mücadele de komünist ideolojiye aittir. İslâm'ın ise öz metoru vardır ve bu iki metodo hiç benzemez. O metod ise Allahu Teâlâ'dan gelmiştir.

Üçüncü nokta ise; kişilerin sahih iradesi ve uyanıklığıdır. Hareket, hedefi tayin etmiş olmalıdır ki her elemanı bu hedefi benimsesin. Onu gerçekleştirmek için son çaba sarfetsin. Hedef ve gaye belli değilse veya tam net değilse; insan ya boşuna çalışır ümitsizliğe kapılır ve çalışmayı terk eder ya da heyacanlı olup heyacanını ve çoşkunluğunu tüketir, sonra durur. Ama insan, gayeyi iyice idrak ederse ve ona inanırsa hiç ümitsizliğe kapılmaz ve davayı terk etmez. Gaye menfaati veya koltuğu ve makamı elde etmek ise, muhakkak teşkilatta kavga ve çekişme çıkacaktır.

Dördüncü nokta ise; teşkilatın aralarındaki bağ, sırf ideolojik olmalıdır. Hareketin ismi insanları topluyorsa, sırf hareketi büyütmekle meşgul olunur. Eğer onları bir kişi topluyorsa, bu kişiye kızıldığı zaman ya dava bırakılır ya da şahsî çekişme yapılır. Bu kişiye bağlı kalınırsa, onun yaptığı yapılır, taviz gösterirse taviz gösterilir ve onların işi o kişiyi savunmak ve ona adam kazanmak olur. Arkadaşlık bağı ise geçicidir.. Millî ve milliyetçi bağlar da geçici ve taassubçudur. Buna göre doğru cemaatm elemanlarını birbirine bağlıyan tek husus akide ve ondan fışkıran fikirlerdir.

İşte bu dört nokta olmayınca teşkilat veya parti veya örgüt boş olur. Ümmeti kalkındırmaz. Boş ve kavgalı bir çalışma olur. Herkesin hedefi ya menfaati temin etmek ya da bir makamı elde etmek olur. Bu sebeble böyle cemaatlar ve partiler, ümmete zarar getirir. Toplumun saf tabiatını bozar, insanları menfaatçı ve koltukçu yapar. Ve onlara iki yüzlülüğü öğretir.

Bir ideolojiye dayalı hareket; cami, okul v.s. yapmakla meşgul olmaz veya kurban kestirmek veya kurban derilerini toplamakla uğraşmaz. Böyle işler, ümmeti kalkındıracak bir hareketin işi değildir. Fertler Allah için kendi adlarıyla bunu yaparlar. Çünkü Resulullah (S.A.S) Mekke'de teşkilat olarak böyle işlerle hiç meşgul olmadı ve teşvik etmediği gibi fert olarak yapanı da engellemedi.

Sahih bir hizbin işi :

1- Davayı yüklenecek kişileri yetiştirmek, onlara İslâm şahsiyetini kazandırmak; zihniyetleri ve nefsiyetleri İslâmî yapmak. Fikren ve siyaseten onları uyanık yapmak, onların iradelerini kuvvetlendirmek ve aralarındaki ideolojik bağı pekiştirmek. Onları iradeli, kararlı, ısrarlı ve azimkâr dava adamı ve devlet adamı yapmaktır..

2- Ümmete benimsedikleri ideolojiyi banemsetmek ve kavratmaktır.. Bu nedenle ümmetle temas edecekler, onlara hitab edilir, bildiri dağıtılır, değişik üslup ve aracı kullanır. Batıl ve bozuk fikirlerle mücadele eder. Sadece
İslâmî fikirleri toplumda hakim kılmaya çalışır. Ümmetin fikrini kuvvetlendirip yükseltir.

3- Ümmetin gerçek maslahatlarını benimser, onları gerçekleştirmek için mücadele eder. Misal olarak; müslüman memleketlerini tek bir devlette birleştirmek, İslâm'ı uygulamayan devletleri değiştirip yerine Islâm Devleti’ni kurmak. BM’ler, Arap Birliği ve İslâm Ülkeleri Konferansı Örgütü gibi kuruluşlardan çekilmek ve onlarla mücadele etmek, v.s. bunlar ümmetin birer maslahatlarıdır.

4- Sömürgecilerin planlarını, entrikalarını ve ajanlarını keşif edip onların oyunlarını bozmak ve vurmak..

5- İslâm Devleti’ni kurmak için ümmeti örgütlemek ve onun kuvvetini kazanmak.. Bu yolla bu devleti kurmaya doğru hareketi başlatır. Fiilî olarak İslâm Devleti kuruluncaya kadar bu çalışmayı sürdürür.

İşte fikir esas olunca, şahsî kavgalar ve menfaat çekişmeler olmaz. Eğer böyle bir şey olursa, fikir unutulmuş demektir.. O zaman çekişmeleri ve bölünmeleri engellemek için herkesi fikre bağlamak gerekir. Fikre uymak istemeyenler uzaklaştırılır. Bu şekilde hasta hücreler tedavi edilir. Kronik hastalığa tutulmuş hücreler tamamen vücuddan sökmek gerekir. Çünkü sökülmezse diğer hücrelere bulaşır.

Şu nokta da bulunmaktadır : İslâmî hareketler arasında diyalog kurulmalıdır. Fakat bu şerî delillere göre olmalıdır. Hatalarını ve kusurlarını şerî hükümlerle düzeltmelidir. O zaman diyalog; birlik ve beraberlik sadece ve sadece şerî hükümlere binaen olmalıdır. Diyalog; birlik ve beraberlik, küfür ahkâmına veya demokrasiye veya çıkarcılığa veya milliyetçiliğe göre ise bu batıl olur ve red edilir. Çünkü Allahu Teâlâ şöyle buyurmuştur :

"Allah’ın emirlerini yerine getirmek ve takvalı işleri gerçekleştirmek için birbirinize yardım ediniz. Günah işlerini yapmak ve haksızlık yapmak için bir birinize hiç yardım etmeyin." (Maide : 2) 
Muharrem 1415-1416 - 1995 Mayıs - Haziran 75-76 - HİLÂFET


1 yorum:

  1. İşte bu dört nokta olmayınca teşkilat veya parti veya örgüt boş olur. Ümmeti kalkındırmaz. Boş ve kavgalı bir çalışma olur. Herkesin hedefi ya menfaati temin etmek ya da bir makamı elde etmek olur. Bu sebeble böyle cemaatlar ve partiler, ümmete zarar getirir. Toplumun saf tabiatını bozar, insanları menfaatçı ve koltukçu yapar. Ve onlara iki yüzlülüğü öğretir.

    Bir ideolojiye dayalı hareket; cami, okul v.s. yapmakla meşgul olmaz veya kurban kestirmek veya kurban derilerini toplamakla uğraşmaz. Böyle işler, ümmeti kalkındıracak bir hareketin işi değildir. Fertler Allah için kendi adlarıyla bunu yaparlar. Çünkü Resulullah (S.A.S) Mekke'de teşkilat olarak böyle işlerle hiç meşgul olmadı ve teşvik etmediği gibi fert olarak yapanı da engellemedi.

    YanıtlaSil