22 Nisan 2015 Çarşamba

İSLAM AKİDESİ: MÜCADELE YAPMAYI VE FEDEKARLIK GÖSTERMEYİ GEREKTİREN BİR AKİDEDİR

Akide'nin manası; gerçeğe uygun olan kesin delille kesin tasdiktir, imandır. Bu akideye sahip olan kimse, akidesine çok bağlı olup, bütün insanlara kabul ettirmek için her çabayı sarf eder ve her fedekârlığı gösterir. Bu nedenle bütün dünya, bu akide sahiplerinden çok korkuyor. Akidesine bağlı olup onu yaymaya ve hakim kılmaya çalışanlara ise aşırı derler. Çünkü tarih boyunca bu akide, sahiplerini bütün dünyayı fethetmeye sevk etmiştir. Artık ölümden korkmadıkları gibi yaşamaya değer vermediklerini gördüler. Yine bu akide sahipleri tarafından bir devlet yoluyla yüklenirlerse, kâfirlerin gücü ne olursa olsun memleketlerini fethederler. Zira Pers İmparatorluğu yıkılıp İran, Azarbaycan, Irak ve Hindistan gibi ülkeleri fethettiler. Rumların İmparatorluğunu da yıkıp Suriye, Filistin, Ürdün, Lübnan, Mısır ve Kıbrıs gibi ülkeleri fethettiler. Kuzey Afrika’dan sonra İspanya’yı, Güney İtalya, Sicilya ve Güney Fransa’yı fethettiler. BizanslIların İmparatorluğunu yıkarak İstanbul’u, bütün Balkan memleketlerini ve Rusya'nın büyük kısmını fethettiler. Bütün bunlar hep bu akideye sımsıkı bağlanıp gerektirdiği mücadele ve fedekârlığı göstermek sayesinde olmuştur. Kâfirler bu akidenin gerektirdiği mücadele ve fedekârlığı göstermeyene ılımlı müslümanlar derler. Bu tür pasif müslümanları överler. Son övgü Fransa cumhurbaşkanı Chirac’tan geldi. 24-10-’96’da Ürdün parlamentosundaki konuşmasında, bu tür ılımlı müslümanları övüp, aşırı olanları dışlamaya davet etmiştir. ABD eski başkanı Nixon, “Yakalanan Fırsat” adlı kitabında aynı şeyleri yazmaktadır. Sık sık kâfir yöneticilerden ılımlı olarak adlandırdıkları pasif veya tavizkâr müslümanlara övgüyü ve İslâm akidesine sımsıkı bağlanıp bu akideyi yaymak ve hakim kılmak için çalışanlara aşırı, radikal, fundamentalist v.s. olarak adlandırıp çatmaları ve onlara karşı cephe oluşturmaya davetlerini duyuyoruz. Hatta bu inançlı müslümanlara karşı olmak üzere değişik toplantı ve konferanslar düzenlerler. Mısır’da Şerm-i Şeyh Konferansı, Portekiz’de, Lizbon’da ve Belçika’da, Brüksel’de bu müslümanlara karşı toplantılar yaptılar. Arap ülkeleri sık sık Arap Emniyet Müdürleri ve iç işleri bakanları ve hatta Arap Birliği zirveleri bütün bunlar akidesine bağlı müslümanlara karşı düzenlenmiştir. İslâm Ülkeler Konferansı Örgütü, akidesi gereğince hareket eden müslümanlara karşı önlem almak için zirvelerinde bentler yazmışlardır. Çünkü büyük küfür güçlerinin emirlerine uymaktadırlar.

Peki müslüman, niye akidesine bağlanıp gereğini yapmak için çalışıp onun uğrunda ölmeyi tercih eder?

Bunun cevabı açıktır: 
1-Akidesine kesin delille inanmıştır. Hem de gerçeğe uygun bir inançla ona inanmıştır. Bu nedenle akidesini kesin şekilde doğru görür ve diğer akideler ve inançların yanlış, batıl olduğunu görür
2-Dünyadaki varlığının, sırf bu akidenin gereğini yapmak için hayatta bulunduğuna inanıyor. 
3’Dünyanın ise, bir imtihan yeri olduğuna ve asıl hayatın ise ahiret hayatı olduğuna inanır. Başka ifadeyle; dünya hayatı geçici ve fânidir, onun için pek değeri yoktur. Bu nedenle dünya olarak adlandırılmıştır. Dünyanın manası düşük ve aşağılıktır. 
4- Ahirette Cennette, güzel hayat ve lezzetli şeyin kendilerine hazırlandığına inanır. 
5-Ölümden korunmak istese bile ölümden kurtulamayacağına, ecelinin bir saat ne ileri ne de geri alınacağına inanır.
6-Cehennem azabının çok şiddetli olduğuna inanır. Bu nedenle cehennem azabından çok korkar.
7-Allah’ın kendilerini gerçekten gördüğünü, işittiğini ve kontrol ettiğini zihinlerinde tasavvur edip devamlı canlı tutar. Bu nedenle Allah’tan çok korkar ve O’nun rızasını umar.
8-Rızık verenin sadece Allah olduğuna inanır. Bu nedenle zalim yöneticilerin nzkını kesemeyeceklerini ve yalnız nasibinin olacağına inanır. Bu nedenle zalim yöneticilere karşı sebatlık gösterir ve rızkı için korkmaz. 
9-Menfaat ve zararın Ancak Allah’ın müsaadesiyle gerçekleşeceğine inanır. Bundan dolayı diğerlerin ve zalimlerin kendisine zarar getirmeleri halinde bunun Allah’ın yazmasından dolayı olacağına inanır. Zarar ve eziyet görürse de bundan sevap alacağına ve günahlarının silineceğine inanır. 
10-Zaferin ise sadece Allah’tan geleceğine, Allah’ın her şeye kadir olduğuna ve göklerin ve yeryüzünün askerlerinin Kendisine ait olduğuna inanır. Bu nedenle yalnız Allah’tan yardım bekler ve hiç bir güçten korkmaz.

işte bu sebeplerden dolayı bu müslümanlar, bu akideleri gereğince küfür ve zalimlere karşı sebatlık gösterirler ve bu akide uğrunda canlarıyla ve mallarıyla fedekârlık gösterirler. Böylelikle ölümü, küfür ve zillet hayatına tercih ederler. Daha önce dünyayı feth edip Allah’ın Hak dinini yaydılar ve şu anda da tekrar aynı fetihleri gerçekleştirmek için cihadı ilân edecek Hilâfet Devleti’ni kurmak için son çaba sarf ederler. Her eziyeti çekmek ve zararı görmeye ve tahammül etmeye hazır olurlar. Bu nedenle kâfir güçler ve uşakları, İslâm dünyasındaki bu hakiki müslümanlardan korkarlar. Özellikle müslümanın en büyük hedefi ve arzusu olan bu akide uğrunda şehit olmak aşkından o kâfirler korkarlar. Zira o müslümanlar,gece gündüz ve her namazda bu şehitliği kazanmak için Allah ’a dua ederler. Ne mutlu bu mü’minlere... □


1 yorum:

  1. İSLÂM AKİDESİ
    Akideler ancak, kesinlik ifade eden delilden alınır. Akidenin delilinin kesin olması lazımdır. Çünkü Allahu Teâla zannî olana itikat edenleri zemmederek şöyle buyurmuştur : "Onlar zandan başkasına tabi olmazlar. Halbuki, zan haktan bir şey ifade etmez." [5] Bu hitapla akide hakkında konuşurken zanna tabî olanları teşhir edip azarlamıştır.
    Allahu Teâlâ zanna bir delalet (sapıklık) olarak itibar etmiştir. Nitekim Allahu Teâlâ; "Eğer sen yeryüzündekilerin çoğunluğu.........
    na itaat edersen seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başkasına uymazlar." [6] buyurmuştur. Allah zanna hiç bir zaman ilim (kesin delil) olarak itibar etmemiştir. Nitekim Allahu Teâlâ şöyle buyurdu : "Onunla (inandıklarıyla) ilgili kendilerinde ilim (kesin delil) yoktur. Ancak, zanna uyarlar. Halbuki zan, haktan bir şeyi ifade etmez." [7]
    [5] Necm : 28
    [6] En'am : 116
    [7] Nisa : 157
    MÜSLÜMANLARIN GENELİNDE İSLÂMÎ ÖLÇÜNÜN HAKİM OLMAYIŞI.İSLÂM DEVLETİ HİLAFET'E GİDERKEN MESELELERİMİZ ;
    http://namenstr8.blogspot.nl/2015/04/muslumanlarin-genelinde-islami-olcunun.html?spref=fb
    http://islamdevleti.info/sohbet/Islam_Akidesinin_Ozelligi.htm

    YanıtlaSil