28 Nisan 2015 Salı

DEVLETİ MUHASEBEDE ÜMMETİN EKSİKLİĞİ

İslâm, müslümanların yöneticileri muhasebe etmelerini farz kılmıştır. Yöneticiler, zulmetseler ve haklarını çiğneseler de onlara itaat etmek vacibtir demek onlara susmak demek değildir. Daha doğrusu, onlara itaat etmek ne kadar farz ise de onları hesaba çekmek de o kadar farzdır. Bütün yaptıkları işler ve hareketleri hakkında onlardan hesap sormak gereklidir. Çünkü Allahıı Teâlâ, müslümanların yöneticileri hesaba çekmelerini farz kılmıştır. Yöneticiler, tabiyatlarının haklarını çiğnerlerse veya onlara karşı vecibelerini yerine getirmede kusur gösterirlerse veya bir işini ihmal ederlerse veya İslâm ahkâmına muhalefet ederse veya Allah'ın indirdikleriyle hüküm etmezlerse; müslümanların onlara karşı bu ameli yapmalarını kesin şekilde emretmiştir.

Müslim, Ummi Seleme yoluyla Resulullah (S.A.S)'in şöyle dediğini rivayet etmiştir : "Öyle emirler olacak ki (bambaşka davvranacaklar), sizden bir kısım onlara doğruyu tanıtacak, bir kısmınız da onların yaptıklarını red edecektir. Kim onları tanımazsa onların yaptıklarından beri olur. Kim yaptıklarını red ederse kurtulmuş olur. Fakat onların yaptıklarına rıza gösterirse ve uyarsa ne beri olur ne de kurtulur." dediler ki ; "Onlarla savaşalım mı?" Dedi ki : "Salatı (namazı) ikâme etmeyince."

"Salatı ikâme etmek" bir kinayedir. Onun manası; din ahkâmını uygulamaktır. Resulullah (S.A.S) yöneticinin yaptığı kötülüğü red etmeyi emrettiği gibi, bu red etmeyi mümkün olacak herhangi bir vesile ile olmasını da emretmiştir. O da; elle, dille ve acziyet gösterirse kalple.. Fakat elle
olunca silah kullanılmayacaktır. Yöneticinin yaptığı kötülüğü red etmiyen kimseleri günahta onların ortakları olarak saymıştır. Çünkü şöyle demiştir: "Fakat kim onların yaptıklarına rıza gösterirse ve uyarsa (günahtan) beri olmaz ve (Allah'ın azabından) kurtulmaz."

Şu da var ki; marufu emretmek ve münkeri nehyetmekle ilgili deliller, yöneticiyi hesaba çekmenin farz olmasıyla ilgili deliller sayılır. Çünkü yöneticileri ve diğerlerini kapsıyan genel delillerdir. Marufu (iyiliği, Allah'ın gösterdiği emri) emretmek ve münkeri (kötülüğü, Allah'ın nehyettiğini) red etmekle ilgili Allah'ın emri kesindir. Şöyle buyurmuştur :

 "Hayra (İslâm'a) davet edecek, marufu emredecek ve münkeri nehyedecek sizden bir gurub ortaya çıksın. Felaha kavuşanlar bunlardır (bir gurub olandır)." (Ali İmran : 104)

"Mü’min erkekler ile mümin kadınlar, birbirlerinin evliyalarıdır (birbirlerine yardımcı ve destekleyicisidir). Marufu emrederler ve münkeri nehyederler." (Tevbe -.71)

 "İnsanlara çıkartılmış en hayırlı ümmetsiniz. (Çünkü) marufu emr edersiniz, münkeri nehyedersiniz ve Allah'a inanırsıız." (Ali İmran : 110)

"Kendi kitapları olan Tevrat'ta ve İncil'de ismi yazılı olarak gördükleri bu Ummi Resul ve Nebi, kendilerine marufu emreder, münkerden nehyeder." (A'raf: 157)

"Tevbe eden,ibadet yapan, hamd eden, seyahat eden (cihad eden), rüku eden, secde eden, marufu emreden ve münkeri nehyedenler..."(Tevbe : 112)

 "Onlar ki kendilerini yeryüzünde hakim kıldığımız zaman namazı ikâme ederler. Zekatı verirler, marufu emrederler ve münkeri nehyederler.."(Hacc : 41) 
Bütün bu ayetlerde Allah'ın marufu emretmek ve münkeri nehyetmekle ilgili talebi ve emri kesindir. Kesinliğe delâlet eden karine (ona bağlı veya açıklayıcı ifade), bunu yapanları Allah'ın övmesidir. (Felaha kavuşanlar bunlardır.) (En hayırlı ümmet idiniz.) (Tevbe eden ve ibadet eden) gibi.. Böyle karineler kesin talebe ve emre delâlet eder. Bunun manası farzdır. Yöneticileri muhasebe etmek, marufu emretmek ve münkeri nehyetmek demektir. Bu nedenle muhasebe farzdır.

Ayrıca marufu emretmek ve münkeri nehyetmekle ilgili çok hadis vardır. Resulullah (S.A.S) şöyle buyurmuştur : "Kendi canımı elinde tutana yemin ederim ki marufu emredeceksiniz ve münkeri nehyedeceksiniz. Yoksa Allah size öyle bir ceza indirir ki, ona dua ederseniz size icabet etmez." (İbni Hanbel)

"Sizden kim bir münkeri görürse onu eliyle değiştirsin. Bunu yapamazsa diliyle değiştirsin. Bunu da yapamazsa kalbiyle değiştirsin. Bu ise, imanın en zayıf noktasıdır." (Müslim, Tirmizi, Nisai)

"Allah, mahsus zümrenin işledikleri kötülükleri nedeniyle avama azab çektirmez. Ancak avam (sıradan insanlar) aralarında münkeri görürlerse ve onu red etmeye güc sahibi olup da red etmezlerse Allah hem mahsus zümreyi hem de avamı azaba uğratır." (İbni Hanbel) 
Bütün bu hadisler, marufu emretmek ve münkeri nehyetmekle ilgili emrin kesinliğine ve farziyetine delâlet eder. Yöneticilere marufiı emretmek ve münkerden nehyetmenin farz olmasına delâlet eder. Bu muhasebe şüphesiz yaptığı amellere karşı olur. Bununla ligili başka hadisler de vardır. Yöneticileri muhasebe etmelerinin farziyetini açıkça gösteriyor. Ve bu muhasebenin ehemmiyetini de ifade ediyor. Resulullah (S.A.S) şöyle buyurmuştur: "Cihadın en üstünü, zalim otorite sahibi karşısında hak sözü söylemektir(Tirmizi, Nisai) 
Ebu Umame (r.a) şöyle rivayet etmiştir : "Resulullah (S.A. S) birinci taşlama yaparken bir adam karşısına çıkıp şöyle dedi : "Ey Resulullah, cihadın en üstünü hangisidir?" Resulullah sustu. İkinci taşlama yaptıktan sonra tekrar aynı adam tekrar aynı soruyu sordu. Resulullah sustu. Resulullah (S.A.S) Akabe taşlaması yaptıktan sonra bineğine binmek için uyağını uzatınca; "Soruyu soran adam nerede?" diye sordu. O adam dedi ki; "Ey Resulullah benim." Resulullah (S.A.S) şöyle cevap verdi : "Zalim sultan (otorite sahibi) yanında hak sözü söylemektir." (Tilmizi, İbni Hanbel)

İşte bu naslar, yöneticilerle ve onlara karşı hak sözü söylemekle ilgilidir. Bunun manası, onları hesaba çekmektir. Bu nedenle yöneticiler, tebalarının haklarını çiğnerlerse veya onlara karşı vecibeleri yerine getirmede kusur gösterirlerse veya ümmetin herhangi bir hususunu ihmal ederlerse, onlarla mücadele etmek farzdır. Çünkü Allahu Teâlâ bunu kesin şekilde talep etmiş ve onu cihad gibi göstermiştir. Daha doğrusu cihadın en efdali olarak onu belirtmiştir. Sanki zalim yöneticiyle mücadele etmek Allah indinde cihadın en efdali olduğunu söylemektedir.

Bu yöneticileri hesaba çekmenin farz oluşuna bir delâlet olarak kâfidir. Resulullah (S.A S), zalim yöneticilerle mücadele etmek, müslümam ölüme götürse bile ve ne tür eziyet görürse görsün, onun yapılmasını gerekli kılmıştır. Şöyle buyurmuştur: "Şehitlerin efendisi Hamza'dır ve zalim öndere karşı çıkıp marufu emreden ve münkeri nehyeden ve bu önder tarafından öldürülen kimsedir

İşte o yöneticileri muhasebe etmek ve zalim otorite sahipleriyle mücadele etmenin ne kadar önemli olduğunu hadisin en derin ifadesiyle açıklamıştır. Bu yöneticilerin eziyeti, öldürmeye ulaşırsa da bu muhasebe ve mücadele yapılmalıdır.: □




1 yorum:

  1. İşte bu naslar, yöneticilerle ve onlara karşı hak sözü söylemekle ilgilidir. Bunun manası, onları hesaba çekmektir. Bu nedenle yöneticiler, tebalarının haklarını çiğnerlerse veya onlara karşı vecibeleri yerine getirmede kusur gösterirlerse veya ümmetin herhangi bir hususunu ihmal ederlerse, onlarla mücadele etmek farzdır. Çünkü Allahu Teâlâ bunu kesin şekilde talep etmiş ve onu cihad gibi göstermiştir. Daha doğrusu cihadın en efdali olarak onu belirtmiştir. Sanki zalim yöneticiyle mücadele etmek Allah indinde cihadın en efdali olduğunu söylemektedir.

    Bu yöneticileri hesaba çekmenin farz oluşuna bir delâlet olarak kâfidir. Resulullah (S.A S), zalim yöneticilerle mücadele etmek, müslümam ölüme götürse bile ve ne tür eziyet görürse görsün, onun yapılmasını gerekli kılmıştır. Şöyle buyurmuştur: "Şehitlerin efendisi Hamza'dır ve zalim öndere karşı çıkıp marufu emreden ve münkeri nehyeden ve bu önder tarafından öldürülen kimsedir

    İşte o yöneticileri muhasebe etmek ve zalim otorite sahipleriyle mücadele etmenin ne kadar önemli olduğunu hadisin en derin ifadesiyle açıklamıştır. Bu yöneticilerin eziyeti, öldürmeye ulaşırsa da bu muhasebe ve mücadele yapılmalıdır.: □

    YanıtlaSil