18 Nisan 2015 Cumartesi

SİZİ YENİLGİYE UĞRATAN, DÜNYAYI SEVMENİZ VE ÖLÜMDEN NEFRET ETMENİZDİR

... Resulullah (S.AS), müslümanların düşecekleri şu halden uyarmıştır: "Milletler sizi yemek için her taraftan saldıracaklar. Aynen, köpeklerin yemek tepsisine saldırdıkları gibi" Müslümanlar şöyle sordular: "Ey Resulullah, bunun sebebi pek az olacağımızdan dolayı mıdır?” Resulullah (S.A.S) şöyle cevap verdi: "Hayır. Siz sel köpükleri gibi çok olacaksınız. Allah düşmanlarınızın kalplerindeki sizden korkularını çekecek ve sizin kalplerinize vehn (zaaf)ı sokacak." Dediler ki: "Ey Resulullah, vehn nedir?" Dedi ki; "Dünyayı sevmek ve ölümden nefret etmektir." (Ebu Davud, İbni Hanbel)

1400 sene önce Resulullah (S.A.S) bu hadisi söylemiştir. O; kâhin değil, falcı değil, vehn'dir. Kendi ümmetinin düşeceği hali belirtiyor. Halbuki onun zamanında müslümanlar çok az idi. Fakat kendisine gaybtan vahyedileni ümmetine açıklıyor. Ve onların böyle duruma düşmelerinden uyarıyor. Çünkü müslümanlar; ölümden nefret ettiler ve dünyayı sevdiler. Hiç cıhad etmek istemez hale geldiler. Barışa ve sulha davetçi olarak gösterildi. Cihanda sulhun gerçekleşmesi için çalıştırılmaya başlandı. Cihadın sırf savunma olduğu kabul ettirildi. Bu nedenle Yahudiler, Ruslar, Sırplar, Hindular, Hristiyanlar, Amerika ve Avrupa (Haçlılar), Budistler, Rumlar, Ermeniler ve diğer kâfirlerin saldırılarına maruz kaldılar. Ayrıca küfür rejimleri kendi göğüsleri üzerine tesis edildi, kendilerine ait devlet olarak yutturuldu. Halbuki İslâm toprakları üzerine kurulan bu rejimler, Allah ve Resulüyle ve kendileriyle savaşıyor, buna rağmen onlara karşı mücadele etmiyorlar.

Bu nedenle dış kâfir güçleri ve iç küfür güçleri (küfür rejimleri) kendileriyle ve dinleriyle savaşıyor ve her taraftan kendilerine saldırı geliyor. Hiç kendilerinden korkmuyorlar. Çünkü müslümanlar; dünyayı seviyor, yaşamı arzu ediyorlar, refahı hedef ediniyorlar ve ekmek için mücadele ediyorlar. Ölümden de nefret ediyorlar. Ancak ekmek için ölürler veya canlarına kıyarlar. İçlerini (hayatı sevmek ve ölümden nefret etmek duygularını) değiştirirlerse, Allah uğrunda ölümü ve ahireti severlerse; onların hali de değişir. 

Allahu Teâlâ şöyle buyurmuştur:

 "Bir kavim nefislerindekini (kanaat ve duygularını) değiştirmedikçe, Allah o kavmin halini değiştirmez." (Ra'd : 11)

Bu sebeble imandan sonra en büyük amelin Allah'ın uğrunda cihad etmek olduğu gösterilmiştir. Yukarıda gösterdiğimiz hadis-i şerif şu ayetteki uyarının mahiyetini açıklar ve imandan sonra en büyük amelin cihad olduğunu gösterir:

"Ya Muhammed onlara de ki; Babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, kanlarınız, aşiretiniz (halklarınız), kazandığınız mallar, kesadan korktuğunuz ticaret ve hoşlandığınız meskenler (evler); (Bütün bunlar dünya sevgisini temsil ediyor) size Allah'tan, Resulünden ve onun uğrunda cihad etmekten daha sevgili ise, o halde Allah'ın emri gelinceye kadar gözetleyin (musibetini bekleyin, düşmanların saldırısı v.s.). Allah, fasıkları (İslâm hükümlerini uygulamıyanları) hidayete erdirmez." (Tevbe : 24)

Bilin ki; cihadın en üstünü, zalim yöneticilerle mücadele etmektir. Çünkü kâfirlere karşı cihadı durduran ve barışa davet eden onlardır. Düşmanlarının bize saldırmasının sebebi, onların hainlikleridir. Kâfir güçlerle işbirliği yapan ve İslam la savaşan onlardır. Bu nedenle Resulullah ( S.A.S) şöyle buyurdu: "Cihadın en üstünü zalim karşısında hak sözü söylemektir." (Tinnizi, Nisai, Ebu Davud)

Zalim yöneticilerle mücadele edipde öldürülürse, şehitlerin efendisi olduğunu(El-Hakim) Resulullah (S.AS)'den bize bildirmiştir.

Şu var ki ölümün tek sebebi ecelin bitmesidir. Allah, herkes için belli bir ecel (yaşam süresi) tayin etmiş ve bu süre dolmazsa hiç bir kimse ölmez. Cihad sahasında ölmezse, zalime karşı hak sözü söylerken ölmezse,başka durumda ölür. Bunlar birer durumlardır. Trafik kazasında ölür veya ekmeği kazanırken ölür. Mu'te Savaşında üçüncü şehit lider Abdullah b.îRavaha, düşmanların büyük sayısı olan 200 bin hristiyana karşı 3 bin müslüman çıkınca"ve kanlı savaşı görünce şöyle dedi: "Ey nefis, cihad sahasında ölmezsen yatak üzerinde ölürsün.” Kahraman halit b. Velid, yatak üzerine ruh çekişirken şöyle dedi: "Vücudumun her tarafında bir kılıç çizgisi veya okun deliği var. Şehitliği temenni ettim fakat işte gördüğünüz gibi yatak üzerinde deve gibi ölüyorum."

, Ey müslümanlar bunlar gibi olun. Kâfirlere karşı cihad ederken veya zalimlere karşı mücadele ederken öldürülürseniz, sırf ecelinizin geldiği için öldürüldüğünüze kesin şekilde inanın. O zaman cesur olursunuz ve cihad edersiniz. □


2 yorum:

  1. , Ey müslümanlar bunlar gibi olun. Kâfirlere karşı cihad ederken veya zalimlere karşı mücadele ederken öldürülürseniz, sırf ecelinizin geldiği için öldürüldüğünüze kesin şekilde inanın. O zaman cesur olursunuz ve cihad edersiniz. □

    YanıtlaSil
  2. Zalim yöneticilerle mücadele edipde öldürülürse, şehitlerin efendisi olduğunu(El-Hakim) Resulullah (S.AS)'den bize bildirmiştir.

    Şu var ki ölümün tek sebebi ecelin bitmesidir. Allah, herkes için belli bir ecel (yaşam süresi) tayin etmiş ve bu süre dolmazsa hiç bir kimse ölmez. Cihad sahasında ölmezse, zalime karşı hak sözü söylerken ölmezse,başka durumda ölür. Bunlar birer durumlardır. Trafik kazasında ölür veya ekmeği kazanırken ölür. Mu'te Savaşında üçüncü şehit lider Abdullah b.îRavaha, düşmanların büyük sayısı olan 200 bin hristiyana karşı 3 bin müslüman çıkınca"ve kanlı savaşı görünce şöyle dedi: "Ey nefis, cihad sahasında ölmezsen yatak üzerinde ölürsün.” Kahraman halit b. Velid, yatak üzerine ruh çekişirken şöyle dedi: "Vücudumun her tarafında bir kılıç çizgisi veya okun deliği var. Şehitliği temenni ettim fakat işte gördüğünüz gibi yatak üzerinde deve gibi ölüyorum."

    , Ey müslümanlar bunlar gibi olun. Kâfirlere karşı cihad ederken veya zalimlere karşı mücadele ederken öldürülürseniz, sırf ecelinizin geldiği için öldürüldüğünüze kesin şekilde inanın. O zaman cesur olursunuz ve cihad edersiniz. □

    YanıtlaSil