20 Nisan 2015 Pazartesi

SEÇİM HAKKINDA İSLAM’IN HÜKMÜ

1/ Seçim, vekilleri seçmek için şeriatın mubah kıldığı bir üsluptur. Rasulullah (SAV) şöyle buyurmuştur: “İçinizden 12 temsilci çıkarın ki, benim yanımda kavimlerinin temsilcisi olsunlar. ”

İslâm dünyasında kurulu olan rejimler, Allah'ın Kitabı ve Rasulullah (SAV)’in Sünnetinden alınmadıkları için küfür düzenlerdir. Bu nedenle onlara yardım etmek veya katılmak haramdır. Onları yıkıp yerine İslâm rejimini tesis etmek farzdır. 

Allahu Tealâ şöyle buyurdu:

“Her kim Allah'ın indirdikleriyle yönetmezse, işte onlar kâfirdirler.” (Maide 44)

Bu rejimler, münkerin başı ve kaynağıdır. Onları değiştirmek' için çalışmak her müslümana farzdır. Onlara susmak veya katılmak ise büyük münkerdir. Rasulullah (SAV) şöyle buyurdu: “Sizden her kim münkeri görürse eliyle değiştirsin. Eğer gücü yetmezse diliyle değiştirsin. Ona da gücü yetmezse kalbiyle değiştirsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir. ”

Küfür sistemlerinin seçimlerine katılmak, hiç caiz değildir. Ancak bir kişi adaylığını koyarken; bu rejime, ilkelerine, anayasasına, fikirlerine ve kanunlarına inanmadığını, bunları kökten sökmeye çalışacağını, meclise sadece bunun için katılacağını açık olarak duyurursa ve müslümanları rejime karşı tahrik ederse o zaman bu kişinin seçime katılması caiz olur.

Bir milletvekili; yasama işine katılırsa, hükümete güven oyu verirse, cumhurbaşkanı seçimine katılırsa, devletin yaptığı anlaşmalarına kabul oyu kullanırsa bunları yaptığından dolayı kâfir devletin cinayetine ortak olur. 

Allahu Tealâ şöyle buyurdu:

“Allah’ı bırakıp da bilginlerini ve ruhbanlarını rabler edindiler.”Tevbe:31 "

Adiy b. Hatem el-Tai adlı kişi, hıristiyan iken Rasulullah (SAV)’e dedi ki: “Onlar, bilginlerine ve ruhbanlarına ibadet etmiyorlar ki?” Rasulullah (SAV) de şöyle buyurdu: “Bu bilginler ve ruhbanlar, onlara haramı helâl ve belâlı haram kılmıyorlar mı? Ve onlar (yahudi ve hıristiyanlar) da bunlara tabi olmuyorlar mı? İşte onların bu tabi oluşları, o bilgin ve ruhbanlara ibadetleridir. ” Sonra bu hıristiyan bunu onaylayarak müslüman oldu.

Buna binaen, bu tür milletvekillerine oy veren onu rab edinmiş olur.

ı/ Milletvekili olsun veya olmasın, müslümanın hayatî meselesi ve büyük derdi; Raşidî Hilâfet Devleti’ni kurmak yoluyla ümmeti, Batının putperestlik pençesinden ve pisliklerinden kurtarıp İslâm’ın nuruna kavuşturmak olmalıdır, Onun için kesinlikle küfür rejimine uymaz, itaat etmez ve yardımda bulunmaz.

Bazıları, parlamentoya ve hükümeti katılma konusunun ileri görüşlülük, uyanıklık ve becerilik olduğunu nitelerler. Fakat bunun vehim ve küfür rejimlerinin kendilerini birer araç olarak kullandıklarını farketmektedirler. Vaad ettikleri gerçekleşmeyince, diğer İnsanlar neticede İslâm’ın başarısız olduğunu vehmedeceklerdir.

/ Bazı insanlar ehven-i şer kaidesini kötü şekilde kullanıyorlar. Bir kişinin meclise girmesiyle diğer kişiden daha az şerli olduğunu belirtirler. Oysa ki bu kaide; ancak insan değil de şeriat, bir şerrin diğer şerden daha hafif olduğunu gösterirse o zaman kullanılır. Ayrıca bu hafif şerden hiç bir başka çare bulunmazsa kullanılır. Fakat şu andaki çare ise, bu parlamentoya hiç katılmamak ya da katılacaksa baştan sonuna kadar şeriatla kayıtlı olacaktır. Böylelikle her zaman küfür olan laiklik, demokrasi, cumhuriyet sistemi ve Atatürk ilkeleri ve kanunlannı red edecektir.

/ '‘Müslüman, parlamentoya katılırsa, İslâm’a ve nıüslümanlara hizmet edebilir ve içeride olunca daha aktif olur’’ diye iddiada bulunmak batıl ve yalandır. Bilâkis parlamentoya girince rejimin yasallığına yalan şahitlik yapmış olur. Ve rejimi değiştirme hareketini gevşetir ve ümmetin coşkusunu boşaltmış olur. Takvalı olanlar, bundan tamamen uzak kalmalıdır. Yoksa diğerlerini fitneye düşürürler.

Küfür seçimleri yoluyla kesinlikle din hakim kılınmaz. Cezayir’de FİS seçimi kazanınca yasaklandı ve adamları hapse atıldı. Türkiye'de ise Refah Partisi kazanınca, laikliği benimsemek üzerine kesin söz verdikten sonra onu iktidara getirdiler. Böylelikle devleti elinde tutan laikçilerin aracı ve hizmetçisi oldu. Yine Ürdün'de de İslâmî Çalışma Cephesi, hep rejime boyun eğmektedir.

Dini hakim kılan metod, kuvvet ehlinden yardım alarak otoriteyi ellerinden tutanlardan tamamen söküp çekmektir. 

Rasulullah (SAV)’in yolu budıır.

✓’Bazı müslümanlar, İslâm'ın tekrar muzaffer olmasından ümitsizliğe kapıldıkları için küfür rejimine katılmakta ve onlara susmaktadırlar. Çünkü başka çarelerinin olmadığını söylerler. Halbuki bu ümitsizlik kalpten atılmalı, Batı ölçü ve mefhumlarından tamamen vazgeçilmelidir. Bu mefhumlar ve ölçüler yüzünden müslümanlar maslahat ölçülerini kullanmaya başladılar. Böylelikle bencil ve çıkarcı oldular. Müslüman, Allah'ın zaferine güvenip, yalnız İslâm Hilâfet Devleti ni kurmak için çalışmalıdır. Neticede şeriatı uygulayacak olan o devlette seçime katılsın. Allahu Tealâ şu sözü vermiştir:

“O (Allah),müşrikler hoşlanmasalar da Kendi Dinini bütün dinlere hakim kılmak için Rasulünü hidayet ve hak diniyle gönderendir. ” (Saf 9) □




1 yorum:

  1. Adiy b. Hatem el-Tai adlı kişi, hıristiyan iken Rasulullah (SAV)’e dedi ki: “Onlar, bilginlerine ve ruhbanlarına ibadet etmiyorlar ki?” Rasulullah (SAV) de şöyle buyurdu: “Bu bilginler ve ruhbanlar, onlara haramı helâl ve belâlı haram kılmıyorlar mı? Ve onlar (yahudi ve hıristiyanlar) da bunlara tabi olmuyorlar mı? İşte onların bu tabi oluşları, o bilgin ve ruhbanlara ibadetleridir. ” Sonra bu hıristiyan bunu onaylayarak müslüman oldu.

    YanıtlaSil