5 Mayıs 2015 Salı

İNSANLARIN EMNİYET VE HUZURU ANCAK İSLAM'DAKİ UKUBAT (CEZALAR) SİSTEMİ SAĞLAR.

İslâm ukubat sistemini, Müslümanların dinlerine güvencelerinin hasıl olması ve bu uğurda gayret sarfetmeleri maksadıyla İslâm'da her konunun şerî bir delili mutlaka vardır. Bizler burada sizlerin bu delilleri kendi gayretlerinizle bulmanız için delilleri göstermeden özet halinde sunuyoruz.

1-İslâm'daki cezalar; hem insanları caydırır hem de günahı siler. Suçu işlemek isteyen kimseyi caydırır. Çünkü ceza onu korkutur. Suçu işleyen kimse, dünyada cezalandırılınca, onun günahı siİinir ve Kıyamet gününde Allah tarafından affedilir. Çünkü dünyada cezasını gördü ve bu ceza da Allah tarafından vahyedildi.

2-Suç; çirkin ameli işlemektir. Çirkinin ne olduğunu tayin eden, insan değil şeriattır. Şeriatın çirkin gördüğü amel çirkin, güzel gördüğü amel de güzeldir. Buna göre ceza verilir.

3-Suç işlemek; yaratılıştan meydana gelmez, ırsî değil ve babadan oğula geçmez. Bir hastalık ta değildir. Bu; ancak insanın iradesiyle gerçekleştirilebilen bir husustur. İnsan; isterse suç işler, istemezse bundan vazgeçer.

4-Cezalar; sadece halife veya halifenin kendi yerine tayin ettiği yetkili kişiler tarafından uygulanır. Başka bir kimse tarafından uygulanmaz.

5-Cezalar uygulanmadan önce Islâm'daki yönetim, iktisat, öğretim, içtima v.s. nizamlarını uygulamak gerekir. Çünkü, cezalar İslâm nizamını ve ahkâmını korumak için uygulanır.

6-Bir ceza uygulanmadan önce onun şartları ve durumları mevcut olmalıdır.

7-Şeriatın tayin ettiği çirkin amel ise; ya bir farzı terk etmek, ya bir haramı işlemek, ya da devletin şerî hükme göre çıkarttığı kararlara muhalefet etmektir. Bu üç çeşitten başka çeşit yoktur. Mendup, Sünnet, Nafile, Mübah ve Mekruh için ceza yoktur.

8-Önemli olan, cezalandırmak değildir. Önemli olan; Allah'a isyanın açıkça işlenmemesi, toplumun huzursuzluğu ve toplumda açıkça kötülüğün işlenmemesidir. Bu nedenle Resulullah (S.A.S) "Hadları uygulamamak için şüpheleri arayın." demiştir.

9-Devletin çıkarttığı kararlar; zarar ve maslahat bahanesiyle haramı helâl ve helâlı haram kılmaz. Onun için haram ve helâl değişmez. Devlet; ancak helâl dairesinde insanların işlerini İslâm'a göre yürütebilmek için düzenleme yapar, üslupleri seçer ve araçları kullanır. Bunlara muhalefet etmek haramdır. Çünkü bunlar, İslâm'ı uygulayabilmek için gerekli hususlardır. Misal olarak; yoldan geçmek helâldır. Çok araba ve insan o yoldan geçecektir. Herkesin ve her arabanın geçmesini sağlamak için İslâm Devleti düzenleme yapar, yeşil, sarı ve kırmızı lamba gibi kurallar koyar. Buna muhalefet etmek ise haramdır. Ve halife muhalefet edeni cezalandırır. Çünkü Allah ve Resulü; emire ve ulul-emre itaat etmeyi farz kıldı. Ulul-emre, ancak Allah'a isyan etme hususunda itaat edilmez.

10-Asıl olan berat-i zimmet (suçsuzluktur. İkrar olmazsa veya şahitler olmazsa, hiç bir kimse itham edilmez. İşkence yapmak yasaktır. Yapana ceza verilir. Tevkif olabilir, fakat çok kısa olmalıdır.

11-Allah'ın haklarıyla ilgili af yoktur. Misal olarak; halife, namazı kılmayanı veya içki içeni veya zina işleyeni affedemez. Kişinin hakkıyla ilgili ise, af olunabilir. Kişi kendi hakkından vazgeçerse, o hakkı yiyen kimse affedilir. Misal olarak; öldürülen kimsenin velisi, öldüreni affederse, halife o katili öldürmez. Bir organı kesilmiş olan kimse, bu organını kesen kimseyi affederse, halife onu affeder.

12-İslâm'daki cezalar şu dört bölümdür : A. Hadler, B. Cezalar, C. Tazirler, D. Muhalefetlerdir.

A- Hadler. Allah'ın hakları için takdir edilip de işlenen masiyetlere verilen cezalardır. Hadler, Allah'a isyan eden kimsenin tekrar masiyeti işlemesini engellediği için bu adı taşır. Sadece Allah'ın haklarına isyanlara hadler denilir, başka isyanlara denilmez. Bunlar için af yoktur, yönetici affedemez, kendisine karşı bu isyanı işleyen kimse de affedemez.

B- Cinayetler. Bedenî saldırıya bu ad verilir ki, bu ya kısası gerektirir, ya para veya malı ödemeyi gerektirir, böylece cana ve organlara saldırıları kapsar. Buradaki ukubat (ceza), kulun hakkına saldırıya karşı verilir. Kulun hakkı olduğu için, kul kendisine saldıran kimseyi affedebilir.

C- Tazirler. Hadler ve cinayetler dışında olup keffareti olmayan suçlardır. Fakat haramları işlemeye karşı verilir. Keffareti varsa, insan bu keffareti yerine getirmelidir. Hadler ve cinayetler için cezalar, şeriat tarafından direk tayin edilmiştir. Onun için eksik ve fazlalık olmadan verilir. Tazirlerde, durumdan duruma farklı olduğu gibi kişiden kişiye de farklı olur. Kişiler, sabıkasız veya değerli insanlar veya dürüst olanlardan iseler onlar affedilebilir. Şeriat, bunların takdirini halifeye ve hakime bırakır. Onlar da kıyasla takdir eder.

D- Muhalefetler. Halifenin veya tayin ettiği yetkililerin emirlerine muhalefettir. Bu muhalefetler, helâl dairesinde düzenlemeler, uslüp ve araçlara karşı işlenir. Yukarıda belirttiğimiz gibi halife veya diğer yetkililer, haramı helâl kılamadıkları gibi helâlı da haram kılamazlar. Sünneti veya mübahı farz yapamazlar. Mekruhu da haram yapamazlar. Maslahat ve zarar bahane edilmez. Sadece şerî delil düşünülür.

13-Şeriat; tazirler ve muhalefetlerin cezalarının takdirini halife ve tayin ettiği yetkililere vermişse de, yetkililer işlenen suçun büyüklüğünden daha büyük ceza veremezler. Kıyas yaparak ona göre ceza vermeye çalışırlar. Küçük suça büyük cezayı veremezler.

14-Hadler şu yedi kısımdır : (a) .Zina, (b) .Homoseksüellik, (c).İftira atmak, (d).İçki içmek, (e). Hırsızlık, (f)Mürtetlik, (g).Bağilik.

(a) . Zina. Zina eden bekarın cezası yüz (100) kırpaç, evlenmiş olan zina edenin cezası ölüme kadar taşlamaktır. Zina için beyyineler (deliller) üç çeşittir : 1 -İkrar, 2-Dört şahit, 3-Hamile olmak.

(b) . Homoseksüellik, erkek ile erkek veya kadın ile kadın arasında cinsel ilişki kurmanın haddi ölümdür. Bekar olsun, evli olsun fark etmez.

(c) . İftira atmak. Bunun cezası seksen (80) kırpaçtır. İftira atmak, muhsanlara karşı olunca bu ceza uygulanır. Muhsan'm sıfatı beştir : Müslüman olmak, hür olmak, iffetli olmak, akil olmak ve baliğ olmak veya kız ise onunla cima yapabilen olmaktır.
İşte kim bu beş sıfata sahip olursa muhsan olur. Ona iftira atmak günahtır ve iftira atana seksen (80) kırpaç vurulur. İftira atanın sıfatları; akil ve baliğ olmaktır.

(d) , içki içmek. İçki içenin cezası, kırk (40) kırpaçtan seksen (80)'a kadardır. Fakat kırk (40) kırpaçtan aşağı olmaz ve seksenden (80) de yukarı olmaz.

(e) . Hırsızlık. Hırsızın eli kesilir. Fakat şu şartlarda olur ve bunlar yedi (7) şarttır ;

1. şart : Hırsızlık tarifine uymalıdır. Bunun manası; malı gizlice almaktır. Malı kaçırmak veya ihtilas yapmak veya hainlik yapmak için el kesilmez. Fakat bunlar için başka ceza verilir ki o tazir cezasıdır. Ödüncü (borcu) inkâr eden veya cepten çalan kimsenin eli kesilir.

2. şart : Çalınan malın miktarı, çeyrek dinardan itibaren başlar. Bir dinar 4.25 gr. altındır. Çeyrek dinar ise 1.0625 gr. altındır. Bu değer (1.0625 gr. altın) ve bundan yüksek değerde çalan kimsenin eli kesilir. Bundan daha az ise tazir cezası verilir.

3. şart : Çalınan mal helâl olmalıdır. İçki, domuz ve uyuşturucu madde gibi haram mallar için el kesilmez. Bunlara tazir cezası verilir. Fakat bu haram maddeler için kullanılan kaplar, bıçaklar v.s. gibileri çalınırsa el kesilir. Çünkü bu aletler helâl maldır. Kuran veya ilim kitapları için el kesilir.

4. şart : Kapalı veya kilitli yerden çalınırsa el kesilir. Açık yerde veya öyle bırakılmışsa bunun için el kesilmez. Buna tazir cezası verilir.

5. şart : Çalınan mal hakkında şüphe olunmayacaktır. Yani o malda onun hakkı varsa veya ondan alabiliyorsa el kesilmez. Misal olarak; çocuk babasının malından veya baba çocuğun malından çalarsa veya kendi şirketinden çalarsa el kesilmez. Beytül maldan çalarsa da el kesilmez. Kamu mülkiyetinden çalarsa da el kesilmez. Çünkü herkes bunda kendisine ait bir pay var olduğunu iddia edebilir. Fakat tazir cezaları verilir. Şüpheler varsa had uygulanmaz. Sadece tazir cezası verilir.

6. şart : Hırsız, baliğ ve akil olmalıdır. İster müslüman olsun, ister gayri müslim olsun fark etmez. Çocuk veya deli ise eli kesilmez.

7. şart : Hırsızlık, ya ikrarla olur ya da udul (fasık olmayan) iki adamın veya bir adam ve bir kadının şahitliği gerekir. İkrar olunca, çalınan malın vasıflarına çalma ahvalına uygun olmalıdır. Aynı şekilde şahitler, şahitlik yaparken bütün vasıflar, ahval ve durumlar doğru olmalıdır. Bir şahit, filân saatte gördüm derse, diğer şahit başka saatte gördüğünü söylerse şahitlik bozulur ve hırsızın eli kesilmez.

Şu durumlarda el kesilmez :

- Açlık olunca veya insan aç olunca çalarsa eli kesilmez.

- Ağaçtaki meyveyi koparmada el kesilmez.

- Yemeğe hazırlanan yemek çalınırsa el kesilmez.

- Fidanları çalmada veya biri bir
insan toprağından fidanları çıkartıp kendi toprağına dikerse eli kesilmez.

Bu hususlar, o şartlara eklenebilir.

El kesmekle ilgili şu hususlar da vardır :

a- El, bilekten kesilir.

b- Sağ el kesilir.

c- İşkencesiz ve eziyet çektirmeden en hızlı ve kolay yolla kesilir.

d- El, hemen kaynayan yağa batırılır veya herhangi bir ilaca batırılır. Bu, kanın kesilmesini sağlamak içindir.

e- Eli kesik olan kimse çalarsa ikinci eli kesilmez.

f- Daha önceki hırsızlıktan dolayı eli kesilmişse yine de ikinci eli kesilmez. Bu haldeki hırsız hapsedilir.

g- Hamile kadının eli kesilmez. Çocuğunu doğurduktan sonra da kesilmez.

h- Hasta olanın eli kesilmez.

i- Tutuklanmadan önce bir çok defa çalarsa, sadece bir eli kesilir.

k- Malın sahibi hırsızı affetse bile onun eli kesilir.

(f). Mürtetlik. İslâm Dininden dönen erkek olsun, kadın olsun üç gün tövbe ettirilir. Kendisiyle münakaşa edilir, tövbe etmezse öldürülür. Baliğ değilse veya mecnun ise öldürülmez. Bir daha mürtet olursa, tövbe ettirilmeden öldürülür.

Müslümanın şu dört hususta kâfirliğine hüküm verilir ve mürtet sayılır :

1- İslâm akidesi dışında bir şeye inanırsa mürtet olur. Misal olarak; Allah'a şirk koşarsa veya Kur’anın Allah'ın kelâmı olmadığına inanırsa kâfir olur. Yine dinden kesin şekilde olan hususu inkâr etmekle kâfir ve mürtet olur. Misal olarak; cihadı ve Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyi veya hırsızın elini kesme hükmü gibi hususları inkâr etmektir.

2- İslâm’ın herhangi bir itikadından veya inancından şüphelenmek ve kalbe şek girerse veya kesin bir hüküm hakkında şüphe olursa kâfir ve mürtetlik olur.

3- Tevile kabil olmayan sözü söylemekle kâfir ve mürtet olunur. Misal olarak; Mesih'in Allah'ın oğlu olduğunu söylerse veya İslâm'ın Muhammed'e kendi zatından geldiğini ve benzerlerini söylerse kâfir olur.

4- Puta secde etmek ve kilisede hristiyanların ibadetlerini yapmak gibi fiillerin sahibi mürtet olur.

- İki udul adam veya bir adam iki kadın şahitlik yaparlarsa, o kişinin mürtet-liği ispatlanır.

- Mürtetin malı, onun üzerindeki bütün haklar ödendikten sonra Beyt-ül mala gider.

- Tövbe etmezse af yoktur, kesin şekilde öldürülür.

(g). Bağilik (isyan etme). Bunlar iki çeşittir : 1-Dinde tevil yapıp
İslâm Devletine isyan edenler, 2-Dünya için isyan yapanlara baği dendir.

1- Dinde tevil yapıp İslâm Devletine isyan edenler. Halife, onlarla temas eder veya onlara adamları gönderir ve onlarla görüşür. Eğer zulüme uğradıklarını iddia ederlerse onu giderir, bir şüpheye binaen hareket ederlerse onu ortaya çıkartır ve yok eder veya herhangi bir şeyi iddia ederlerse onlara hakikati gösterip onları ikna etmeye çalışır. Eğer kanî olurlarsa ve isyandan vazgeçerlerse onları bırakır. Eğer isyanlarında ısrar edip silahlarını terk etmezlerse onları boyun eğdirinceye kadar onlarla savaşır. Onlardan tutuklanan kimse esir sayılmaz, hapsedilir. Malı ganimet olarak alınmaz, karısı ve çocukları köleleştirilmez ve onlara dokunulmaz. Onlarla savaşmak cihad sayılmaz.

2- Dünya için isyan edenler. Bunlar yol kesicidirler. Mal almazlarsa ve tedhiş yapmazlarsa ve kan dökmezlerse ve tövbe ederlerse serbest bırakılırlar. Fakat böyle suçları işlerlerse cezalandırılırlar. Bunlar müslüman olsunlar veya olmasınlar fark etmez. Bunlar işledikleri suça göre cezalandırılırlar. Eğer mal almışlarsa sağ eli ile sol ayağı çapraz şekilde kesilir. Ayak topuktan kesilir. Yalnız tedhiç ederler veya korkutma yaparlarsa sürgüne gönderilirler. Bir kimseyi öldürmüşlerse öldürülürler. Eğer öldürür ve malı alırlarsa, öldürülürler ve çarmığa gerilirler. Önce öldürülür ve sonra da çarmığa gerilirler.

İsyan edenlerin şartları şunlardır :

1. İsyanları şehirler dışında olunca yol kesici sayılırlar.

2. Öldürücü silah taşımış olacaklar. Kılıç, bıçak, tabanca, tüfek v.s. Sopa, kırpaç ve benzerlerini taşırlarsa yol kesici sayılmazlar.

3. Açıkça hareket edip, mala el koyup bir yerde yerleşmiş olacaklar.

Zımmîler İslâm Devleti'ne isyan ederlerse ve onunla (Islâm Devleti ile) savaşırlarsa, zımmîlik anlaşmasını bozmuş olurlar. O zaman onlarla fiilî savaş yapılır.

15-Cinayetler. Lügatta cinayetin manası; "Bedene veya mala veya ırza saldırmaktır." Istılahta ise; "Kısası ve malî cezayı gerektirip bedence saldırmaktır."

1-.. En büyük cinayet öldürmektir. Öldürmek ise şu dört şekilde olur :

a-) Kasten öldürmek. Hangi vesile ile olursa olsun bunun cezası ölümdür. Ancak öldürülenin velisi affederse katil öldürülmez ve veli diyeti alır.

b-) Bir müslüman veya bir zımmî, fiilî muharip kâfiri veya gayri fiilî muharip kâfiri öldürürse onlara ölüm cezası verilmez. Fakat gayri fiilî muharip kâfir için bir şey yoktur.

c-) Bir müslüman, bir zımmîyi veya bir sığınmayı (İslâm Devleti nin ahdini kazanan) kişiyi öldürürse öldürülür.

d-) Baba veya anne veya dede, çocuğunu veya torunlarını öldürürlerse, cezaları ölüm değildir. Fakat çocuk, babasını veya annesini veya dedesini öldürürse cezası ölümdür.

e-) Kasten olmayan bir öldürmenin cezası ölüm değil diyettir. Çünkü öldürmek istemedi. Fakat onu dövmek veya susturmak istedi.

f-) Hatalı öldürmenin iki çeşidi vardır. Birincisi; bir araba kazası veya av yaparken ağaçlar arasında bilmediği bir adama isabet edip öldürmesi gibi olaylarda diyet vardır. Ayrıca bir köleyi kurtarmak, köleyi bulamazsa iki ay arka arkaya oruç tutar.

İkincisi ise; Dâr-ül küfürde yaşayıp ta müslümanlığını gizleyen bir müslümanı öldürmek, onun müslümanlığını bilmediği halde öldürmektir. Bunun keffareti vardır. Ya bir köleyi kurtarır ya da iki ay arka arkaya oruç tutar. Diyet yoktur.

g-) Öldürmek için deliller, ya ikrar ya da iki şahittir. Ya bir adam iki kadın ya da dört kadındır.

h-) Bir kaç kişi öldürme işine katılırsa hepsi öldürülürler.

İ-) Katil herhangi bir vesile ile öldürülür. Fakat işkencesiz en güzel şekilde öldürülür. Fakat hemen öldürülmez bekletilir. Belki veliler diyeti kabul ederler. Eğer ondan ümitsizlik olursa öldürülürler.

j-) Diyetin miktarı, yüz deve veya bin dinar (her dinar 4.25 gr. altın) veya 12 bin dirhem (her dirhem 2.97 gr. gümüş)tür.

k-) Diyeti ödeyen mirasçıdır. Eğer onlarda hiç yoksa, Beytül mal öder. Caninin öldürülmesinin diyeti 10 devedir.

2-.. Organların cinayetine karşı diyet vardır, a-) Vücutta tek bir şey varsa onun diyeti tamdır. 1000 dinar. b-) Organın bir kaç kısmı varsa ona göre hesaplanır. İki gözün diyeti 1000 dinar, bir gözün diyeti 500 dinar, 10
parmağın diyeti 1000 dinar, bir parmağın diyeti 1000/10'dur. Ve böyle hesaplanır.

3-.. Yaralar.. Bir kimse bir kimseyi kasıtlı olarak yaralarsa onun için kısas vardır ve aynı şekilde yaralanır. Eğer kasıtlı değilse, yara bir çukur açarsa diyetin üçte birisi, büyük çukur açarsa diyetin üçte ikisi ödenir.

16-Tazir cezaları : Lügatta tazirin manası; "Önlemektir." Istılahta ise; "Tertip etmek ve cezalandırmaktır." Şeriat, tazir cezalarının takdirini halifeye veya tayin ettiği yetkiliye bıraktı. Direk cezası gösterilmeyen masiyetin cezasıdır ki o; ya bir haramı işlemek ya da bir farzı terk etmenin cezasıdır. Kıyasla ve içtihatla halife veya onun yetkilisi onu tayin eder. Fakat masiyetin büyüklüğüne göre olur daha büyük olmaz.

Tazir cezaları:

a-) Ölüm. Eğer çok büyük suç olursa.

b-) Kırpaçlama. Fakat en fazla on kırpaç vurulur.

c-J Hapis cezası. Fakat ölüme kadar hapis cezası değil. Tövbe edince hapis cezası yoktur.

d-) Sürgün. Bu ancak İslâm Devleti içerisinde olur, dışında olmaz.

e-) Suçlu olanla ilişki kurmamak ve konuşmamak.

J-) Öldürüldükten sonra çarmığa germek.

g-) Para cezası. h-J Malı çöpe atmak, i-) Malın şeklini değiştirmek veya bozmak.

j-) Ciddî şekilde tehdit etmek, k-) Vaaz etmek.

1-) Mahrum etmek, m-) Azarlamak, n-) Teşhir etmek.

17-Tazir durumlarının çeşitleri yedi çeşittir :

a- Irza saldırmak, b- İnsanın haysiyetine saldırmak, c- Akla ezityetle dokunmak, d- Mala saldırmak, e- Emniyeti bozmak, f- İslâm Devleti'nin istikrarını ve selâmetini bozmak.

g- Dine dokunmak.

h- İnsanı korumamak.

a—) Irza saldırmak konusuna şu noktalar girmektedir :

A-) Hayaya aykırı olan fiiller :

1.. Zina veya homoseksüellik yapmak için teşebbüs.

2.. Malla veya evlilik veya başka şeyle kandırmak. Zina olmadan başka şeyi yapmak.

3.. Tehdit ederek kandırmak.

4.. Fısk, fucur veya fesat yapmaya diğerlerini teşvik etmek.

5.. Zina veya homoseksüelliği yapmak için kolaylık sağlamak.

6.. Kadının yabancı erkeği veya erkeğin yabancı kadını barındırması.

7.. İki kişinin anormal bir şekilde beraber bulunması.

8.. Daha ilişki olmadan bir kızı veya erkeği okşamak veya uyutmak veya uyuşturmak.

9.. Fuhuş veya fucura teşvik ederek bir kadının dans yapması ve bu işi hazırlayan da cezalandırılır.

10.. Dışarıda şehveti teşhir edici hareket yapmak.

11.. Bir hayvanla ilişki kurmak.

Bunların cezaları ise değişik şekilde

hapis cezalarıdır. 6 aydan 10 seneye kadar değişir. Hakim bunu takdir eder.

B-) Kaçırmak ise, bunun iki çeşidi vardır :

1. - Aldatmak veya zorlamak yoluyla kaçırmak için değişik şekilde hapis, kırpaçlama ve sürgüne gönderme cezaları verilir.

2. - Evlenmek maksadıyla kaçırmak. Rızayla gerçekleşmişse ve onunla evlenirse en fazla altı ay hapis cezası verilir. Fakat aynı maksatla zorla kaçırırsa, beş seneye kadar ceza verilir. Zina olursa, zina edenin cezası verilir.

C-) Edeb bozan fiiller :

1- . Sarkıntılık yapmak veya bir kıza takılmak.

2- . Kadınların yerlerine girmek için kadın elbisesi giymek.

3- . Kadın resmi veya ahlâk bozacak her resmi veya neşriyatı veya kasetleri basmak veya satmak veya göstermek.

4- . İnsanlar önünde çıplak olarak duş yapmak.
5- . Hayaya aykırı hareket etmek.

6- . Avret yerini göstermek. Kadının yüzü ve elleri dışında bir yerini göstermesi.

7- . Anormal hareket yapmak veya anormal elbise giymek veya başka cinse ait elbise giymek.

8- . Başka kimsenin evine bakmak veya bir delikten başka kimsenin odasına bakmak.

Bunların cezaları değişik hapis ve kırpaçlama olur.

D-.) Evlilikle ilgili muhalefetler :

1. Şeriata aykırı bir evlilik yapmak. Misal olarak bir macusî kadınla evlenmek veya müslüman kadının bir kâfirle evlenmesi veya beş kadınla evlenmek ve benzerleri.

2. Yalan veya hile yaparak evlilik yapmak.

3. Bir kadını boşayıp onunla ilişki kurmak.

4. Geçici olarak bir mahremle evlenmek. Karısıyla birlikte karısının kız kardeşiyle veya halasıyla veya teyzesiyle evlenmek.

Bunların cezaları; 3 seneden 10 seneye kadar ceza verilir. Ayrıca kırpaçlanır.

b— İnsan haysiyetine saldırmak

şu üç ana şekilde olur :

1- Bir kişiyi bir şeye nisbet ederek kötülemek.

2- Bir kişiyi itham etmek.

3- Herhangi bir şekilde bir kişiyi horlamak.

Bunların cezaları 6 aydan iki seneye kadar ulaşabilir. Ayrıca kırpaçlama vardır.

Horlama ve kötüleme şöyle olur :

a-) Kişi karşısında açık şekilde veya diğerleri önünde veya ayrı ayrı kişiler önünde olabilir.

b-J Yazılı şekilde veya resim çizerek.

c-) Neşriyat, gazete v.s. gibi radyo ve televizyon gibi araçlarla olması.

c—) Akla eziyetle dokunmak. Akla eziyeti getiren fiiller özetle şunlardır:

1.. Uyuşturucu maddeyi kullanmak,

2.. Uyuşturucu maddeyi imal etmek ve götürmek.

3.. İçkiyi satmak, imal etmek ve götürmek.

Amerika ve Avrupaya baktığımız zaman, insanlar korku içerisinde yaşıyorlar. Çünkü, uyguladıkları cezaları caydırıcı değil ve insanlar sadece devletin cezasından korkarlar. Islâm Devleti’nde insanlar Allah'tan korkarlar ve bir suç işlememeye çalışırlar. Allah'tan korkmayan da, devletin caydırıcı cezalarından korkar.
4.. İçki yapmak için üzüm gibi meyveleri içkinin imalını yapanlara satmak.

5.. İçkiyi satmak için gizli veya açık yer açmak.

6.. Uyuşturucu maddeyi satmak için gizli veya açık yer açmak.

7.. İlaç maksadıyla ancak eczacı yoluyla bunlar satılır.

Bunların cezaları, 6 aydan 15 seneye kadar ulaşabilir. Ayrıca kırpaçlama ve para cezası vardır. Hakim, bunları inceleyip takdir eder.

d—) Mala saldırmak.

A-) Menkul mallarla ilgili suçlar:

1- El kesebilmek için şartlara sahip olmayan hırsızlık, açık yerden çalmak veya Beytül maldan çalmak ve çeyrek dinardan aşağı çalmak gibi..

2- Çalmak maksadıyla gizlice veya açıkça bir eve veya bir yere girmek..

3- İhtisas, yağma yaparak çalmak ve cepten çalmak, gasp yapmak..

4- İhtisasla veya herhangi bir şekilde çalınmış malı bilerek satın almak..

5- Bilerek ihtisası yapan bir kimseyi veya bir hırsızı barındırmak..

6- Çalana ait bir malı bilerek korumak veya saklamak..

7- Kasten diğerlerinin mallarını bozmak veya mallarına zarar getirmek

8- Başkaları hesabına bir şeyi gasbetmek..

9- Başkalarının mallarına zarar getirmek maksadıyla başkalarının mallarını haksızca kullanmak..

10- İhtikâr veya stokçuluk yapmak..

11 - Bilerek batıl bir sözleşmeyle
malı mülk edinmek..

12- Şerî sözleşmelere muhalefet etmek veya aykrı bir şeyi yapmak..

13- Faizle herhangi bir muamele yapmak veya şahit veya katip gibi o muamelede taraftar olmak..

Bunların cezaları 6 aydan 15 seneye kadar ulaşabilir. Ayrıca para cezası ve kırpaçlama vardır.

B-) Hile ve aldatmakla ilgili hususlar şöyledir:

1 -. Hile yaparak başkalarının mallarını ele geçirmek.

2- . Çocuk veya anormal veya akıl dengesi yerinde olmayan kimseleri bir imzayla, bir senetle veya herhangi bir şekilde kullanarak mal elde etmek.

3- , Parası yatırılmamış veya karşılıksız bir çek vermek.

4- . Mal evraklarında veya para kağıtlarında veya çek ve senetlerde sahte iş yapmak veya sahte imza atmak.

5- . İster İslâm Devleti'nin veya yabancı devletlerin sahte paralarını yapmak veya bilerek kullanmak.

6- , Ödememek maksadıyla borçlanmak veya malı satın almak.

7- , Alacaklıları aldatmak maksadıyla başkalarına bir hibe veya rehin vermek gibi hususlar yapmak veya onun hakkında para ödemek kararı çıktıktan sonra malını başka yere götürürse veya herhangi bir şekilde kaybettirirse veya satarsa.

8- . İhtilaf olunca satın alan veya rehin verenden bir belgeyi saklamak veya anlaşmayla ilgili bir şeyi değiştirmek veya sahte iş yapmak.

Bu tür suçları işleyene 6 aydan 25 seneye kadar ceza verilir. Ayrıca kırpaçlama ve para cezası verilir.

C-) Malın emanetine ihanet yapmak:

1- Bir kişiye emanet verilirse veya bir mal üzerine emin olarak tayin edilirse ve bu emaneti korumayı ihmal ederse.

2- Emanete ihanet ederse. İster vasî olsun, ister vakıfa bakan veya ücretli kimse olsun.

3- Bildiğini gizlemek veya kasten kaybettirirse veya bir senedi veya bir belge yi yırtmak.

Hakim böyle kimselere iki seneden beş seneye kadar ceza verebilir. Ayrıca onlara kırpaçlama cezası verilir.

D-) Muamelelerde hile yapmak:

1.. İslâm Devleti tarafından kabul edilmeyen veya içinde sahte iş bulunan ölçü, tartı, terazi v.s. şeyleri kullanan kimseler.

2.. Satıcı, sattığı şeyin miktarında veya mahiyetinde hile yaparsa.

3.. Bilerek öbür tarafı maddenin oluşumuyla veya sıfatıyla veya faydalı unsurlarıyla kandırma işi yaparsa.

4.. Başkalarına ait bir şeyin satılmasını veya kiralanmasmı ve bir sözleşmenin gerçekleşmesini ve benzerlerini engellemek için çalışmak.

5.. Hile ile malların fiyatını düşürmek veya yükseltmek.

Bunların cezası 6 aydan iki seneye kadar hapis cezasıyla birlikte kırpaçlama ve para cezasıdır.

E-) İflas etmekle ilgili cezalar :

1 -) Hile yaparak iflas edenler.

2- ) İhmal ve kusur göstererek iflas edenler.

3- ) Haram yolda malı harcayıp iflas edenler.

4- ) Herhangi bir şekilde alacakların hakkını kaybettirerek iflas edenler.

Bunlara iki seneden beş seneye kadar ceza verilir ve ayrıca kırpaçlama cezası verilir.

F-) Gasbla ilgili cezalar :

1. ) Şiddete başvurmadan gasbetmek.

2. ) Şiddete başvurmadan malı gasb edip bozmak.

3. ) Tehdit ederek gasbetmek.

4. ) Kamu mülkiyetinden yalnız kendisine ayırıp diğerlerini engellemek, gasbetmek sayılır.

Bunların cezaları altı aydan beş seneye kadar ulaşır. Ayrıca mal kendisinden alınır ve sahibine iade edilir.

Ayrıca şu hususlar da vardır :

1.. ) Düşmanla bilerek direk veya indirek ticaret yapanlar.

2.. ) Heykeltraşlık veya insan veya hayvanın resmini çizmek.

3.. ) Yalan veya sahte malî beyanlar gösterenler.

Bunlara altı aydan beş seneye kadar hapis cezası verilir.

e—) Emniyeti bozmak şu hususları içeriyor :
1. Otoriteyi veya devletin yönetimini ele geçirmek.

2. Uzaklaştırma kararı çıktığı halde devletin otoritesini veya yönetimi elde tutmak.

3. İç savaş veya fitne ve kargaşayı çıkartmak amacıyla saldırı yapmak.

4. Asayişi bozmak, insanların düzenini bozmak, işleri karıştırmak amacıyla anarşist olayları yapmak.

Bu suçlara iki seneden yirmi seneye kadar ceza verilir. Hatta ölüm cezasına da çarptırılabilirler. Kırpaçlama ve ölümden sonra çarmığa germe cezası da verilir. Bu yapılan suçun büyüklüğüne göre olur.

f—) İslâm Devleti'nin istikrarını ve selâmetini bozmak. Genel hatlar şunlardır :

A- Yazı, neşriyat ve iletişim araçları.

1- ) Şerî hükümleri veya İslâm nizamının elverişliliği hakkında kısmen de olsa şüpheler meyedana getirmek suretiyle yazı yazma, neşriyat yapmak ve diğer iletişim araçlarıyla yaymak ve konuşma yapmak.

2- Milliyetçiliği, vatancılığı ve bölgeciliği kışkırtmak maksadıyla konuşma, yayın, neşriyat ve iletişim araçlarını kullanarak çalışmak.

3-  Müslümanların İslâm Devleti'ne veya ümmetin varlığına güvenlerini sarsıtmak veya gayri müslimlere (zımmiler) karşı onları tahrik etmek veya gayri müslimleri müslümanlara karşı tahrik etmek.

4- Vergi tahsil etmek istenince muktedir olan şerî mazeret olmaksızın bir aydan fazla vergiyi vermemek veya haracı ödememek veya cizyeyi vermemek.

Bu tür suçlara malî, kırpaçlama, iki seneden onbeş seneye kadar hapis cezası, hatta bunlardan bazı suçlar için ölüm cezası verilir.

B. Teşkilatlarla ilgili ise şöyledir :

1- .. Laliklik veya demokrasi veya sosyalizm gibi İslâm’a aykırı bir temele dayanarak teşkilat veya parti kurmak ve buna mensup olmak.

2- .. Milliyetçilik veya vatancılık veya bölgecilik gibi İslâm'a aykırı bozuk rabıtalara dayalı teşkilat veya parti kurmak. İslâm nizamını benimsese dahi..

3- .. Halifeyi veya diğer yöneticileri veya İslâm rejimini değiştirmek maksadıyla bir teşkilat kurmak.

4- .. İslâm'a dayalı gizli bir teşkilat kurmak.

5- .. Bir teşkilatın yabancı devletle ilişki kurması.

Bu suçulara iki seneden onbeş seneye kadar hapis ve bazılarına da ölüm cezası verilir.

C. Casuslukla ilgili hususlar :

1 -.) Bir yabancı kişinin İslâm Devleti aleyhine casusluk yapması.

2- .) Bir zımminin yabancı devlet hesabına casusluk yapması.

3- .) Bir müslümanın yabancı devlet hesabına casusluk yapması.

Bu hususta kâfir öldürülür. Müslüman ise 5 seneden 25 seneye kadar hapsedilir.

D. Ajanlarla ilgili husus :

a-) Bir veya bir kaç devlet hesabına siyasî olarak çalışmak.

b-) Yabancı devletlerin yöneticileriyle veya siyasetçileriyle veya bir askeriyle şahsî arkadaşlık yapmak.

c-) Yabancılar için propaganda veya onlardan yardım almak için teşvik etmek.

Bu suçların cezaları, 5 seneden 25 seneye kadar ulaşabalir.

E. Desiselerle ilgili husus :

1- İslâm Devleti veya yöneticileri aleyhine yabancı devletlerin hesabına desiseleri sokmak.

2- İslâm Devleti'nin heybetini veya makamını düşürmek için desiseler sokmak.

3- İslâm Devleti aleyhine diğer devletleri tahrik etmek için desiseler sokmak.(desise, Aldatma , oyun , düzen , hile , entrika )

4- Devlete eziyet getirecek herhangi bir sırrı açıklamak.

Bunların cezaları, 5 seneden 15 seneye kadar hapistir. Hatta ölüme kadar ulaşabilir.

g—) Dine dokunmak.

1. Küfür bir ideolojiyi veya dini veya fikri yaymak.

2. İslâm ideolojisine dokunacak veya akide hakkında şüpheyi meydana getirmek.

3. Küfür fikirleri için propaganda veya teşvik yapmak.


4. Zannî akidelere davet etmek ve müslümanları karıştıracak ve onların kızgınlığını tahrik edecek fikirlere çağırmak.

5. Namazı tamamen kılmamak veya bazı vakitleri kılmamak.

6. Oruç tutmamak veya bazı günleri tutmamak veya açıkça Ramazan hürmetine aykırı hareket etmek ve orucu bozmak.

7. Zamanında zekatı ödememek.

Bu tür suçlara altı aydan onbeş seneye kadar hapis cezası verilir, bazılarına da ölüm cezası verilir.

h—) İnsanı korumak için çalışmamak.

1.. Kim bir insanın ölüm tehlikesine maruz olduğunu görürse veya ölümden kurtulmak için kendisinden yardım istenirse ve yardım etmeye veya kurtarmaya gücü varsa ve yardım etmeye veya kurtarmaya çalışmazsa hapis cezası ve kırpaçlama gibi ceza görür.

2.. Kendisi ölüme veya tehlikeye maruz kalmadan bir cinayeti engelleyebiliyorsa bu engellemeye çalışmazsa hapis ve kırpaçlama cezası görür.

3.. Açık ve genel bir yerde münkeri işleyen kimseyi kim görürse, ölüme veya başka bir tehlikeye maruz kalmadan o kimsenin münkeri işlemesini engellemeye çalışmazsa hapis ve kırpaçlama cezası görür.

4.. Bir hür insanı köleleştirmek veya bir insanı rehin almak gibi suçlar için ağır hapis cezaları verilir.

Hülâsa :

işte genel olarak tazir cezasına çarptırılan suçlar bunlardır. Fakat yeni suçlar çıkabilir. Hakim bunları inceler, tazirle ilgili ana suçların cezalarına kıyas yapar ve hüküm çıkartır. Misal olarak bugün kumarların değişik şekilleri çıktı. Millî piyango, Loto, Toto, v.s. bu tür kağıtları çıkartmak, satmak ve organizesini yapmak gibi hususlar vardır. Televizyon ve telefon yoluyla kumar çeşitleri vardır. İşte hakim bunları inceler ve kumar ve içki içmek, satmak, v.s. gibi cezalara kıyas yapar. Böylece tazir cezası belirlenir. Çünkü hayat şekilleri
değişir, araç ve Üslûplar da değişir. Fakat hayatın mahiyeti ve özü değişmez. Kumarın şekilleri, üslüpleri ve araçları değiştiği gibidir. Fakat şeriat bunun hakkında hüküm verdi ve ona kıyas yapılarak hüküm verilir.

18- Muhalefetler.

Halifenin tayin ettiği yetkililerin emirlerine muhalefet etmek caiz değildir. Çünkü Allah ve Resulü bunlara, helâl dairesinde itaat etmeyi farz kıldı. Bunlar da bir helâli haram ve bir haramı da helâl kılmazlar. Sadece Allah'ın emrine göre insanların işlerini yürütürler. Bunun için düzenleme yaparlar, bir üslüp seçerler ve bir araç kullanırlar. Bunlar mübahtır ki işleri İslâm'a göre yürütebilmek için gereklidir. Bu nedenle İslâm Devleti'ne itaat etmek farzdır. Bu hususlarda İslâm Devleti'nin emirlerine muhalefet etmeye muhalefet denilir. Bu muhalefetlerin çeşitleri çoktur. Muhtesip bunlara bakar, onları gördüğü zaman hemen cezayı verir. Onun için davacıya ve şahitlere ihtiyaç yoktur. Bunlar ise; trafik, pazar, yol gibi suçlardır. Muhtesip, kamuya zarar veren veya devletin düzenlemelerine aykırı hareket eden kimselere ceza veren bir hakimdir.

19-Bir haramı işlemeye veya bir muhalefeti yapmaya zorlanan kimse cezalandırılmaz.

20-Halife yardımcıları, valiler, ümmet vekilleri ve diğer görevliler için dokunulmamazlık diye bir kanun yoktur. Bunlardan kim suçlu bulunursa anında cezalandırılır.

21-Yabancı büyükelçiler, kendi devletleriyle İslâm Devleti’nin yaptığı anlaşmaya göre cezalandırılırlar. Çünkü asılda büyükelçilere dokunulmazlık vardır. Diğer yabancılar, İslâm Devleti'ne girip suç işlerlerse cezalandırılırlar.

22-Herkes kendini savunmak için vekil tayin edebilir. Çünkü hemen ceza verilmez. Dava iyi bir şekilde incelenir, şüpheler aranır. Şüphe varsa ceza uygulanmaz.

İşte Ukubat Nizamı ve Müeyyidelerin Sistemi budur. Bu nizam, huzuru ve emniyeti gerçekleştirir. Çünkü insanın mutluluğu için en önemli unsurlar, emniyetli hayatı sağlamaktır. İslâm'daki cezalar uygulandığı zaman bu emniyet sağlanır, insanlar mutlu ve huzurlu olur. Amerika ve Avrupaya baktığımız zaman, insanlar korku içerisinde yaşıyorlar.

Çünkü, uyguladıkları cezaları caydırıcı değil ve insanlar sadece devletin cezasından korkarlar. İslâm Devletinde insanlar Allah'tan korkarlar ve bir suç işlememeye çalışırlar. Allah'tan korkmayan da, devletin caydırıcı cezalarından korkar. Ayrıca müslümanlar ve hizipleri, insanları bir suç işlemekten alıkoymaya çalışırlar. Bu nedenle İslâm Devleti tarihinde (Resulullah (S.A.S) döneminden Osmanlıların son dönemlerine kadar) suçlar çok azdı. Devlet hem adaleti sağlardı ve hem de herkesin ihtiyacını temin ederdi. O zaman suçluluk çok az olurdu.

İşte bu Ukubat Sistemini uygulayacak İslâm Devletinin kurulması gerekir. Ki insanlar emniyetli ve huzurlu olsunlar ve cezasını gören insan da Ahiret azabından kurtulsun. 

UKUBAT SİSTEMİ
UKUBATLAR
Cinayetler
1- Zina

2- Homoseksuellik

3- İftira atmak

4- İçki içmek

5- Hırsızlık

6- Mürtetlik

7- Bağilik
************************************
1- Öldürme

2- Organları kesmek ve tahrip etmek

3- Yaralamak
******************************
a- Yol kesicilik b. Devlete isyan
*********************************
1- Irza saldırmak

2- Akla eziyetle dokunmak

3- Mala saldırmak

4- Devletin selâmetine ve istikrarına taarruz etmek

5- Emniyeti bozmak

6- Dine dokunmak

7- İnsanı korumak için çalışmamak
************************************
Devletin düzenlemelerine muhalefet etmek. Trafik, çarşı ve pazarlarla yol ve parklarla ilgili suç işlemek
b.

c.

d.
Hayaya  aykırı   fiiller Kaçırmak Adabı bozan fiiller Evlilikle ilgili fiiller
3--
Menkul mallara dokunmak Sahte iş yapmak

Emanete ihanet etmek . Muamelelerde hile yapmak İflas Gasp
Yazı, neşriyat yayın ve konuşmalar T eşkilatlarla ilgili suçlar Casusluk yapmak Ajanlar Desiseler











4 Mayıs 2015 Pazartesi

ERKEK VE KADINI MUTLU EDEN DÜZEN İSLAM'DAKİ İÇTİMAİ NİZAMDIR.

Allahu Teâlâ kainatı yarattı, onun için düzen koydu ve bütün yıldızlar ve gezegenler bu düzene göre hareket etmektedirler. Kur'an' daki inancımıza göre gökler ve yeryüzü isteyerek Allah'ın emrine uydular ve mükellef olunmayı istemektedirler. Fakat insan, mükellef olunmayı kabul etti. Bu şekilde insan bir dairede iradesini kullanarak istediği şeyi yapabilir, ancak Allah insanı imtihan etmek için şeriatı indirdi ve insanın buna uymasını istedi. Artık insan kendi iradesiyle Allah'ın emrine uyabilir. Başka ifadeyle; kendi iradesiyle Allah'a kulluk eder. Böylece şahsî hürriyetinden vazgeçmiş olup Allah'ın kölesi olmuştur. Allah neyi emrettiyse ve neyi nehyettiyse onu terkeder ve onu yapar, başka seçeneği yoktur. 

Allahu Teâlâ şöyle, buyurmuştur ;

„ "Allah ve Resulü bir emir verirlerse, erkek olsun kadın olsun mümin için başka seçenek kalmaz. Kim Allah'a ve Resulüne isyan ederse apaçık sapıklığa düşmüş olur." <Ahzab : 36)

İçtimai nizam, erkek ile kadın arasındaki ilişkileri düzenleyen ve bu ilişkilerden doğan meseleleri çözen nizam olarak tarif edilmiştir. Başka dillerde sosyal nizam olarak adlandırılır. İslâm'daki içtimai ve sosyal nizam doğrudur. Çünkü bu düzen, erkekleri ve kadınları yaratan Allah'tan gelmiştir. Diğer içtimai nizamlar kesinlikle doğru olmaz. Çünkü aciz ve muhtaç, eksik ve sınırlı olan insan tarafından ortaya atılmıştır. Vakıaya baktığımız zaman bu gerçek tecelli eder.

Burada, insanlara İslâm'ın belirgin ve apayrı bir düzen olduğunu özetle göstereceğiz ki hakkı ve hakikati arıyan, akıllı ve insaflı insan düşünsün, müslümanlar da bu nizamı tatbik etmek üzere İslâm Devleti'ni kurmaya çalışsınlar. Bunun detayları ve delilleri, Kur'an ve Sünnette mevcuttur. Müçtehidler fıkıh kitaplarında geniş şekilde anlatmışlar. Bu nizamm belirgin ana noktaları şöyledir :

1- Kadın, erkek gibi bir insandır. İnsanlık açısından arasında herhangi bir fark yoktur. Şeriat hitabı ikisine yöneliktir. İkisi aynı şekilde sorumludurlar. Şerî hüküm birisine özel tahsis getirmezse, ikisini kapsar.

2- İçgüdüsel olarak erkek kadına meyleder, kadın da erkeğe meyleder. Bu meylden (yönelmeden) dolayı ikisi arasmda alâka kurmak isterler.

3- Bu alâka, ancak evlilikle düzenlenir. Onun dışında kesinlikle alâka kurulmaz.

4- Evlilikten maksat; nesli devam ettirmek, huzuru ve sükûneti sağlamaktır.

5- Kadın; esasta anne ve evin terbiyecisidir. Evin içişlerini deruhte eder. Kocasının ve çocuklarının evde ihtiyaçlarını sağlamaya çalışır. Kadın, ev işlerinin altından kalkamazsa, kocası gücü varsa onun için hizmetçi tutmalıdır.

6- Erkek ise; dışarıda ev için gerekli ihtiyaçları temin eder. Rızkı elde etmek için çalışır. Dışarıda çalışmak, kadına farz değildir. Ve dışarıda çalışmaya hiç zorlanamaz. Ancak evin işlerini yapmaya zorlanır.

7- Kadın; mülk edinmek ve mülkünü geliştirmek için çalışabilir. Ziraatta, ticarette ve sanayide çalışabilir. Fakat erkek, onu zorla çalıştıramaz. Eğer kadının rızası olmazsa, kazandığından bir kuruş dahi alamaz.

8- Kadın; devlet yönetimi dışındaki görevlerde bulunabilir. Bu nedenle memur olabilir ve müdür de olabilir.

9- Kadın; normal (insanlar arasındaki çekişmeleri kaldıran) hakim ve muhutesip (kamuya zarar veren meselelere bakan hakim) olabilir. Fakat Mezalim Kadısı ve Başkadı olamaz. Çünkü bunlar yönetimle ilgilidir.

10- Kadın; Ümmet Meclisinde üye olabilir. Ümmet Meclisinin ve halifenin seçimine katılabilir. Nitekim Ümmet Meclisi; şura, meşveret, muhasebe ve halifeyi seçme işlerini üstlenir. Yönetim işlerini üstlenmez. Kanunlar çıkartmaz.

11- Asıl olan erkekler, kadınlardan ayrı şekilde hareket ederler. Ancak Hacc ve alış-veriş gibi şeriatın onların bir arada bulunmalarına müsaade ettiği haller müstesnadır. Bu nedenle mümkün olduğu halde erkeklerle kadınları biraraya karıştırmamaya çalışılmalıdır. Çünkü asıl olan budur.

12- Dışarıda kadın için belli kıyafet vardır. Yüzü ve elleri dışında hiç bir yeri görülmez. Onun için başörtü ve cilbabı giymelidirler. Yüzlerini örtmek farz değil ve sünnet de değildir.

13- Erkeğin avret yeri, göbekten dize kadar olan yerdir. Kadınlara benzemeleri haramdır. Onların kıyafetlerinden giyemezler.

14- Kadın; korunması gereken bir namus ve ırzdır. Kadmlara laf atmak, sarkıntılık yapmak veya onlara herhangi bir şekilde dokunmak veya tecavüz etmek gibi hallerde erkek ağır cezaya muhataptır.

15- Erkekler yabancı kadınlardan ve kadınlar da yabancı erkeklerden gözlerini çevirmeleri gerekir. Bakışları tekrarlamak caiz değildir. Kapalı halde, kadına veya ondan görünen yüzüne ve ellerine şehvetle bakmak haramdır.

16- Kadın; erkeklerin dikkatini çeken herhangi bir hareket yapamaz ve süslenemez. Dışarıda koku süremez. Buna "teberrüc" denilir. Bu ise yasaktır. Cahiliyyeden sayılmıştır. Fakat tahrik edici olmayan güzel elbise giyebilir.



17- Erkek ve yabancı kadın, hilvette bulunamazlar. Yani başbaşa kalamazlar.

KADIN: ERKEKLERİN DİKKATİNİ ÇEKEN HERHANGİ BİR HAREKET YAPAMAZ VE SÜSLENEMEZ. DIŞARIDA KOKU SÜREMEZ. BUNA "TEBERRUC" DENİLİR. BU İSE YASAKTIR. CAHİLİYEDEN SAYILMIŞTIR. FAKAT TAHRİK EDİCİ OLMAYAN GÜZEL ELBİSE GİYEBİLİR, 

Diğer insanların kendileriyle bulunamıyacakları hale "hılvet" denilir. Yanlarına herhangi bir kişi kolayca gelebiliyorsa veya oturabiliyorsa o hilvet değildir.

18- Kadın; evde vücudunu ve saçını kocasına, kocasının babasma, babasına, kardeşine, kardeşinin çocuklarına, kadınlara, aileden olmayan kadınlara karşı estekleri olmayan (erkekliği kalkmış olan) erkeklere, kadınların avretini anlamıyan çocuklara gösterebilir.

19- Özel ve genel diye iki hat vardır. Özel hayat ise, izinle girilecek yerdir. Orada yabancı erkekler kadınlarla beraber oturamaz. Genel hayat ise, izinsiz girilen yerlerdir.

20- Kızların okulları, erkeklerinkinden ayrı olur.

21- Kadının dişiliğini kullanmak yasaktır. Kadının ve hatta erkeğin cinsî taraflarından istifade etmek yasaktır. Reklamlarda olsun veya uçaklarda olsun veya lokantalarda olsun, dişilik ve erkekliği karşılığında ücret almak haramdır. Genel evler, randeu evleri, disko ve diğer raks ve dans yerleri yasaktır.

22- Evin reisi erkektir. Evin masraflarını üstlenir. Kadın, evin masraflarını karşılamaya mecbur değildir. Eğer istiyorsa yardım edebilir veya istemiyorsa yardım etmez. Sadece masrafları karşılamaya erkek zorlanır. Çevreye göre karısını yaşatmaya mecburdur.

23- Kadının, kocasına itaat etmesi farzdır. Allah'a isyan etmek hususu dışında her hususta kocasına itaat etmesi gerekir.

24- Erkekliği reisliği, devlet reisliği gibi değildir. Karısını idare etmeli, ona karşı güzel muamele yapmalı, sevgi ve saygı göstermelidir.

25- Kadın, kocasını memnun etmek için her hareketi yapmalıdır. Onu kızdırmamaya çalışması gerekir.

26- Kadın, evinin dışına ancak kocasının izniyle çıkabilir.

27- Çocuklara bakma hakkı kadınlara aittir. Boşanma olursa, eğer çocuk özel bakıma muhtaç ise kadının yanında kalır, eğer çocuk buna muhtaç değil ve ayırım gücüne sahip olunca çocuğu seçme hakkı verilir.

Kimi seçerse onun yanında kalır. Ancak anne veya baba kâfirse, onlardan müslüman olanın yanında kalır.

28- Kadın erkeğin vekili olabileceği gibi erkek de kadının vekili olabilir.

29- İnsanlar arasındaki ilişkilerden kadının şahitliği, erkeğin şahitliğinin yarısıdır. Kadınlarla ilgili hususlar (emzirme, hamilelik, bakirelik gibi) hususlarda yalnız kadının şahitliği kabul edilir, erkeğin şahitliği kabul edilmez.

30- Boşanma caizdir.Erkek, sebebsiz boşayabilir. Evlenme sözleşmesi yapılırken boşanma hakkını kadına kocası verirse, kadın istediği zaman ve sebebsiz olarak boşanmayı isteyebilir. Eğer koca buna o hakkı vermezse, kadın şu hallerde boşanmayı isteyebilir ve hakim kani olursa erkeği boşanmaya zorlar : a-)Kocanın kısır ve hadimli hallerinde.. b-)Koca, bulaştırıcı bir hastalığa sahipse ve ondan kurtuluş olmayan bir halde ise..

c-)Koca, deli (mecnun) olursa; bir sene beklenir, bu hastalık yok olmazsa kadın boşanabilir.

d-)Kocası yolculuğa çıkarsa, ondan haber alınmazsa ve nafakayı göndermezse, bir sene sonra kadın boşanabilir.

e-) Koca, mala sahip olmasına rağmen
karışma marufla harcama yaparsa ve kadın onun malından herhangi bir şekilde faydalanamazsa (nafakasını alamazsa), boşanma hakkına sahip olur.

f-)Aralarında geçinme mümkün olmayan bir hale gelirse ve aralarını bulmak imkansız olursa, kadm boşanma hakkına sahip olur.

31- Erkek; iki, üç veya dört kadınla evlenebilir. Fakat nafaka ve ilgilenme hususunda adalet yapmalıdır. Sevgide adalet yapmak şart değildir. Çünkü, o mümkün değildir. Fakat hiç birini ihmal etmeyecektir.

32- Erkek; müslüman veya yahudi veya hristiyan kadınla evlenebilir. Bunların dışında bir kadınla evlenemez. Müslüman kadın ise, sadece müslüman erkekle evlenir.

33- Erkek; annesiyle, kızıyla, kız kardeşiyle, halasıyla, teyzesiyle, büyük annesiyle, hanımının annesiyle, babasının boşadığı kadınla, kardeşlerinin kızlarıyla, süt kız-kardeşiyle ve bunun annesiyle ve hanımının kızıyla ebediyyen evlenemez.

34- Erkek; hanımıyla birlikte aynı anda hanımının kız-kardeşiyle ve bunun kızlarıyla (yeğenleriyle) teyzesiyle ve halasıyla evlenemez. Boşanma veya vefat olduktan sonra bunlarla evlenebilir.

35- Gebeliği önlemek caizdir. Ancak çoğalmak sünnettir. Kadını veya erkeği kısırlaştırmak haramdır.

36- Kürtaj, ilk kırk gün içerisinde caizdir. Ondan sonraki süre içerisinde haramdır.

37- Birbirleriyle evli olan, erkek ve kadından sperm ve yumurta alınıp tüp bebekte çiftleştirmek caizdir. Yabancı kadından almak ise haramdır.

38- Kadın; doğum yapınca ilk kırk gün içinde ve adet günlerinde ibadet yapmaz. Ancak Hacc'ta ve Arafat'a çıkabilir, hacı olur. Fakat Mescid-i Haram'a giremez.


39- Sılat-ı rahim ve yakın akrabalarla ilgilenmek ve onlara iyilik yapmak farzdır. Kast edilen yakın akraba ise; varis olacak kimseler, baba, kardeş, erkek çocuk, kız çocuk, büyük baba ve anne gibileridir. Varis olmayıp sılat-ı rahime girenler ise şu on sıfattır: Dayı, teyze, anne tarafından büyük baba, kızın çocukları, amcanın kızı, anne tarafından amca, anne tarafından kardeşinin oğulları ve bunların çocuklarıdır. Bunlara mirastan verilmez, nafaka vermek farz değildir. Fakat onlara iyilik yapmak, onlarla ilgilenmek, hediye vermek ve fakir iseler önce onlara sadaka ve zekat verme konuları vardır. Miras düşen kimseye zekat ve sadaka verilmez. Fakat olunca ona nafaka vermek farzdır.

40- Akrabalara taassup etmek haramdır. Diğer insanlar üstünde tutmak haramdır. Haklı değillerse onlar aleyhine şahitlik yapılmalıdır. Akrabaları ile diğer insanlar arasında hak ve hukukta eşitlik ve adaletle yapmalıdır.

41- Baba, çocukları arasında adalet yapmalıdır. Aynı anda çocuklarının babalarına itaat etmek farzdır. Ancak bir haramı işlemek veya bir farzı terk etmek hususunda ona itaat etmeleri haramdır. Babayı direk ilgilendirmeyen hususlarda çocuklarının babalarına itaat etmeleri farz değildir, caizdir. Misal olarak baba; oğluna veya kızına bununla evlen veya eşlerinizden boşanın derse, ona itaat etmek farz değildir, caizdir. Baba; böyle hususlarda çocuklarını hiç zorlayamaz. Evlenmeye zorlarsa, günahkâr olur.

42- Çocuk, babasına nisbet edilir. Velayet hakkı babaya aittir. Çocuk baliğ oluncaya kadar babasının yönetimi altında kalır ve baba çocuklarına bu yaşa kadar bakmak ve harcamalıdır. Baliğ olduktan sonra eğer çocukları okuyorlarsa, baba onlara harcamakdır.

43- Medenî (laik devletin) nikahı gayri meşrudur. Çünkü laik kanunlara bağlı olunmaktadır. Boşanma, nafaka, çocukların velayeti, kadınla ilgili hususlar ve bunların hepsi laik kanunlara göre olacaktır. Meselâ; erkek, evlenince ikinci kadınla evlenemez. İstediği zaman karısını boşayamaz. Fakat kadın isteyince hemen boşanma olur. Erkek, İslâm'a göre karısını yaşamaya zorlayamaz, şerî elbise giymeye zorlayamaz, kadın erkek gibi evin ihtiyaçlarını gidermeli gibi olan meseleler İslâm'a zıttır. Bunlar, medenî nikahın sözleşmesinin gerektirdiği hususlardır. Yoksa o nikah, sırf iki kişinin birleştirilmesi meselesi değildir.

44- Erkek; karısı kendisine isyan ederse, ona nasihad eder, her türlü aklî ve duygusal iknayı yapmaya çalışır. İtaat ederse ona başka bir şey yapmaz. İsyanında devam ederse, ondan yatakta ayrılır. Bir müddet isyanında devam ederse onu dövebilir. Fakat yüzüne ve diğer hassas ve tehlikeli yerlerine vurmaz. Ayrıca bu dövme ağır olmamalıdır. Sadece ona hissettirip isyanından vazgeçirmek için olur. Bu ceza kadın için, boşanmaktan kat kat hafiftir. Ancak onu dövmek bir alışkanlık haline getirilmez. Eğer hiç dinlemezse, onunla birlikte dışarıya çıkmaz. Çünkü buğzunu ona göstermelidir.

İşte erkek ile kadın ve aile arasındaki ilişkiler bu şekilde sürdürülürse ve bundan doğacak meseleler bu şekilde çözülürse; aile istikrarı sağlanır, insanlar arasında huzur yerleşir, ahlâksızlık ve fesad önlenir. Şu var ki; Hilâfet Devleti içinde bu düzen olgun ve tatlı meyvelerini verir. Çünkü içtimai nizamı, İslâm'ın diğer nizamlarının binasında bir duvardır. Muhalefetleri engellemek ve muhalif olanları cezalandırmak için İslâm’daki ceza kanunları uygulamaya ihtiyaç vardır. Yoksa nizam laşka olur ve ciddî olmaz. □