18 Aralık 2016 Pazar

ARŞİVLEDİKLERİM.18**EŞYA BAZ,ÖLÇÜ ALINDIĞINDA

Bugün
HİDAYET ŞEVKATLİ TUKSAL: ÖYLE OLSUN ALLAH’IM; LÜTFEN, ÖYLE OLSUN!1-dot
İKTİBAS DERGİSİBu kadar kötü şey arasında, okuduğum güzel bir haber ile sonlandırayım yazımı Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan, Mevlana’nın 743’üncü Vuslat yıldönümü dolayısıyla yayımladığı mesajda şöyle demiş: “Milletimiz köklerine, tarihine, ecdadına ve kadim değerlerine sahip çıktığı müddetçe, mezhep ve etnik kimlik üzerinden ekilmeye çalışılan fitne tohumları bu topraklarda asla boy vermeyecektir. Nefret yerine muhabbeti, ihtilaf yerine ittifakı, düşmanlık yerine kardeşliği, umutsuzluk yerine sabrı ikame ettiğimiz sürece, geleceğimiz, inşallah bugünümüzden çok daha aydınlık, çok daha huzurlu olacaktır.” *** Buyurun algı bozukluğuna... Şimdiki olaylar daha evvel ekilmiş fitne tohumlarının hasılatı ,,, Ölçümüz,kaidelerimiz,şahsiyetimiz bozulunca neye sevinecek niye üzülecek olduğumuzun farkında olamıyoruz.Bugün
KERKES HAKLI OLABİLİR Mİ?1-dot
İKTİBAS DERGİSİ***OLABİLİR !...*** Elbette Nasrettin Hoca doğruları konuşmuyor. Fakat bu tarz dili kullanan epeyce çok kardeşimiz var. *** Hoca ve aynı dili kullananlar haklıdır çünkü demek istediklerini ifade edemiyorlar. Bu insanlık genel kaidelere uysalar hoca gibilerin ifadesi kolay olur ama insanlar genel kaidelere uymayıp beşer kaidelerine de uyduklarından hoca gibilerin hükmü öyle çıkıyor. örnek: Allah tarifinde olduğu gibi,Kafirlerin Allah tarifi ve Müslümanların Allah tarifi her ikisi de mantığa uygun.Halbuki biz bunları mantığımıza göre değil genel kaideye vurmamız gerekiyor. CENNET'İN GARANTİSİ***MÜSLÜMANLARIN VE KAFİRLERİN ALLAH TARİFİ,TANIMI..SEN BU TARİFİN NERESİNDESİN? Bu olayda olduğu gibi diğer konuların açılıp insanlığa servis edilmesi lazım. Eşya baz,ölçü alındığında... VAHİY KONULARI HARİCİNDE, DALINDA UZMANLAŞMIŞ KİŞİNİN GÖRÜŞLERİ GEÇERLİDİR. Asıl olan. vakanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir. İNSANDAKİ HALLER..(EŞYADAKİ ÖZELLİKLER.) DEN BAZILARI. Asıl olan. vakanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir. Fikrin oluşum Süreci ve Aşamaları.Bugün
Geçen Hafta
Ey Müslüman’ım diyenler, yukarda hatırlatarak yazdığım ayetlere göre Kuranla tanıştık mı? Ne kadarımız tanıştık? Kuran bilgilerimiz yeterli mi? Bu gençler Müslüman Türk çocukları değil mi, gözlerimizi kulaklarımızı açıp aklımızı çalıştırıp bu kokuşmuşluğun, bu inançsızlığın ne zaman farkında olacağız? Bu gençler okuyup bir yerlere gelirlerse, ya bir öğretmen olurlarsa, okutacakları çocuklara bir Allahsızlık aşılamayacaklar mı? Görünüre göre bu memlekette kitapsız, imansız, yeteri kadar yetişmedi mi? Bunun birinci sebebi Aileler değil mi? Milli Eğitim değil mi? Bizler ne hallere düştük, saygı yok, sevgi yok, arkadaşlık yok, komşuluk akrabalık yok, tükenme noktasına gelindi. Ancak maddi menfaat müşterek durumlarda irtibat ilişki kalmış. Para birinci sırada din olmuş, Şaşa olmuş. Allahın dininden başka bir yaşam biçimi olmuş. Yalan, dolan, üç kağıt, dolandırıcılık, aleni hırsızlar, zamlar, soygunlar, vurgunlar, zinalar, cinayetler, çevre pislikleri, belden aşağı konuşmalar, atmalar, küfürler….. Daha ne sayayım!.. *** Algılarımızı değiştirip şu açıdan bakarak dünya ve ahiret algılarımızı dizayn etmemiz gerekir hedefe sağlıklı bir şekilde ulaşmak için. Son asrın ilim ve teknolojisiyle hazırlanmış açılımı bekleyen Fikri. VAHİY KONULARI HARİCİNDE, DALINDA UZMANLAŞMIŞ KİŞİNİN GÖRÜŞLERİ GEÇERLİDİR. Asıl olan. vakanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir. İNSANDAKİ HALLER..(EŞYADAKİ ÖZELLİKLER.) DEN BAZILARI. Asıl olan. vakanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir. Fikrin oluşum Süreci ve Aşamaları.
Ülkede Terör Halep'te Katliam Var! Ankara Röportajları
İSLAMIN GÜNDEMİNE T.C. DEVLETİNİN POLİS ENGELİ... Diyanet görevlisinin ağzından dinleyelim. https://www.youtube.com/watch?v=fCr-aKUPSkU&index=4&list=PLr342JFErS74wTAKOa6WqzcN2SMX7Hgu4&t=17sVideo
Bugün modern insan hastadır, tedaviye ihtiyacı vardır. Lakin hasta olduğunu kabul etmemektedir. Aksine onu uyaran kimselerin hasta olduğunu ifadelendirmektedir. Doğrudur da onu uyaran kimselerin de modern insan hastalığına yakalanmış olması muhtemeldir. * Kendine özgü etkin bir dürtüsü yok. * Modern insanın her gün aynı güzergahta aynı durağa uğrayan otobüsten farkı nedir? * Böylesi bir insan tek başına bir ümmet olamamış ve kişisel nüzul sebebinin farkına varamamıştır. * Kendimize ne aradığımızı sormalıyız. Kim ne arıyorsa aradığı şeyi bulabileceği pazara gider. Hakikati seviyorsak hakikati nerede bulacağımızı da biliriz. Hakikatin peşinde olanlar boşluk duygusunu yaşamazlar. * Endişe, nesnesi gerçek olmayan korkudur. Endişe “yakalanma”, “şaşkına dönme” hissidir ve algılarımız keskinleşmek yerine daha bulanık ve belirsiz bir hal alır. Korku, benliğin bir tarafının tehlikeye girmesidir. Gelgelelim yüzleşilen tehdit benliğin tamamını etkilediğinde kişi endişe duyar. Endişe bizi benliğimizin “özünden” vurur. Birey olarak varlığımız tehdit altına girdiğinde hissettiğimiz duygudur. Modernite insanı sürekli endişeler içinde yaşatır. Nedir bu endişeler? Gelecek endişesi, rızık endişesi, ölüm endişesi, çocuklarla ilgili endişeler vs. diye devam edebiliriz. Bugün bizleri de saran endişeler bunlar değil midir? Müslüman bir birey endişeli olamaz. Endişeli olmak Allah'a güvenmemektir. Allah insana sorumluluğu üzere olmasını ve bunun akabinde onun her daim yardımcısı olacağını vaadediyorsa endişeye mahal yoktur. * Nasıl ki endişe öz farkındalığımızı yok ediyorsa, kendimize dair farkındalığımız da endişeyi yok edebilir. Mümin kimsenin öz farkındalığı Allah'ı razı edecek bir yaşamın peşinde koşmak, kul olduğunu sürekli olarak zihninde tutmaktır. Yani fıtrata uygun bir yaşam... *** Bütün bu olaylara duygulara çözüm olacak şu fikrin açılıp insanlığa servis edilmesi gerekir. Eşya baz,ölçü alındığında... VAHİY KONULARI HARİCİNDE, DALINDA UZMANLAŞMIŞ KİŞİNİN GÖRÜŞLERİ GEÇERLİDİR. Asıl olan. vakanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir. İNSANDAKİ HALLER..(EŞYADAKİ ÖZELLİKLER.) DEN BAZILARI. Asıl olan. vakanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir. Fikrin oluşum Süreci ve Aşamaları.
Tartışılan değil yaşanan bir Din! - Yaşar Değirmenci
yeniakit.com.trHadis rivayetlerinin, sünnet haberlerinin hepsi “mütevatir” gücünde de olsa hadis düşmanları reddeder. Bu zümrenin, takdir’e, fıtrat’a, hayat’a itirazları var. *** Onun için hiç kimseye fırsat vermemek ,Eşyayı baz almak netliği ortaya çıkaracaktır. Örnek; https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=207337433050999&id=100013242319421Dün
Bizi birinci beyin mi yoksa ikinci beyin mi yönetiyor1-dot
odatv.comYukarıda da ifade ettiğimiz gibi, beyin bağırsakları yönetir ama bağırsaklar beyini yönetemez ama mikrobiyotalar aracılığıyla beyini çeşitli şekillerde etkileyebilir. Bu etkiyi oluştururken de tabii ki büyük değişimler yaratamaz. Bir araya gelip şiir yazamaz, problem çözemezler ama beyin faaliyetlerine katkıda bulunur. ''Kontrolsüz güç, güç değildir'' denilse de bir etkileşim vardır.16 Aralık
ATASOY MÜFTÜOĞLU’NDAN SURİYE VE HALEP İLE İLGİLİ AÇIKLAMA1-dot
İKTİBAS DERGİSİBiz basiretten yoksunuz. Evet basiretten yoksunuz,çünkü kaidelere uymuyoruz. Eğer kaidelere uysaydık İran, İslamın baş düşmanı diğer T.c. gibi devletlerde kaide gereği düşman olduklarını bilirdik.(Hiç bir sistem başka bir sistemi istemez.(Kaide)) Eğer biz basiretli bakmak istiyorsak olaylara eşyayı baz almamız gerekir. Takip edilecek yol.....(Açılması lazım) VAHİY KONULARI HARİCİNDE, DALINDA UZMANLAŞMIŞ KİŞİNİN GÖRÜŞLERİ GEÇERLİDİR. Asıl olan. vakanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir. İNSANDAKİ HALLER..(EŞYADAKİ ÖZELLİKLER.) DEN BAZILARI. Asıl olan. vakanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir. Fikrin oluşum Süreci ve Aşamaları.Dün
DUYGULARA YENİK TOPLUMLAR1-dot
İKTİBAS DERGİSİTürkiye neden bataklıklara girmeye bu kadar razı. Neden, Türkiyeli Müslümanlar kendilerini bekleyen tehlikelerin farkına varmıyorlar. *** Çünkü kaidelere uymuyoruz. Eğer kaidelere uysaydık İran, İslamın baş düşmanı diğer T.c. gibi devletlerde kaide gereği düşman olduklarını bilirdik.(Hiç bir sistem başka bir sistemi istemez.(Kaide)) Eğer biz basiretli bakmak istiyorsak olaylara eşyayı baz almamız gerekir. Takip edilecek yol.....(Açılması lazım) VAHİY KONULARI HARİCİNDE, DALINDA UZMANLAŞMIŞ KİŞİNİN GÖRÜŞLERİ GEÇERLİDİR. Asıl olan. vakanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir. İNSANDAKİ HALLER..(EŞYADAKİ ÖZELLİKLER.) DEN BAZILARI. Asıl olan. vakanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir. Fikrin oluşum Süreci ve Aşamaları.16 Aralık
Atasoy Müftüoğlu'ndan Suriye ve Halep'le ilgili açıklama: Defalarca söylediğim gibi, birçok konferansımda, uluslararası toplantılarda dile getirdiğim ve kitaplarımda yazdığım gibi; Türkiye reel politiğine ne kadar katılmıyorsam İran reel politiğine de katılmıyorum. Suriye’de muhalif unsurların icat edildiğini söylemek demek, Baas rejimini destekliyor olmak demek değil... Esed diktatörlüğü bir günde oluşmadı. Eskiden de diktatördü... Arabistan'da daha büyük diktatörlükler devam ediyor. Şunu da unutmamak lazım ki; bu olaylardan önce Suriye sakin bir yerdi. Türkiye’den de binlerce kişi, özellikle bayanlar, oralara gidiyor, Arapça dil eğitimi, İslami eğitim alıyorlardı… Türkiye’de bu imkânlar olmadığı için, oralara gidiyorlardı. Bu imkânlar hala Türkiye’de yok. Bütünlüklü bir İslami eğitim Türkiye’de hala yok. Lakin Esed diktatörlüğü altında böyle bir imkân mevcut idi… Bunu da unutmamak lazım… İran kendi ulus devlet çıkarları için mücadele ediyor. Aynı şekilde Türkiye'de kendi ulus devlet çıkarları için mücadele ediyor... Her ikisi de yanlış. İran nasıl ki eleştiriden muaf değilse, Türkiye de eleştiriden muaf değildir. Hak adına hakikat adına İslam adına mücadele etmeliyiz. Mezhepçi, Hizipçi, Etnik, Ulus Devletçi, Milliyetçi, yaklaşımlardan uzak durmalıyız... Bu tarz bencillikleri öne çıkarmamalıyız... Müslüman olmak demek bütün bir yeryüzüne açık olmak demek... Ulus devlet saplantılarını aşmalıyız... Evrensel vicdanın sesi olmalıyız... İran'daki İslam devrimi sürecini önemsiyorum. Lakin defalarca söylediğim gibi bu süreç sonrasında Şiiliğe kapanmıştır... Suriye / Halep uzun yıllar boyunca ne Türkiye’nin ne de İran’ın kontrolünde olacak... Bundan sonra bağımsız bir Suriye beklemek hayaldir. Küresel, Emperyalist / Sömürgeci güçlerin çıkarlarına göre şekillenecek bölge. Bunu görmek zor değil... İran’ın reel politiğini eleştiren, üniversitelerde seslerini yükselten Müslüman kadrolar var. Bütünlüğü temsil eden kadrolar var. Mezhepçi, ulus devletçi, etnik, hizipçi, çıkarcı yaklaşımları olmayan kadrolar var. Bunları da önemsiyoruz. Görmezden gelemeyiz. Suriye’de (Halep’te vb.) yaşananlar insani taraflarımızı kaybettiğimizi gösteriyor. Yaşananlar bizlerin mezhepçi nedenlerle, etnik nedenlerle insani tarafımızın tükendiğini gösteriyor. Hamaset ile, kuru, içi boş söylemler ile, klişelerle Müslüman olmak hiçbir şey ifade etmez. Suriye konusunda bütün taraflar sorumludur. Suriye'de şu an bulunan bütün unsurlar; İran, Türkiye, Rusya, Amerika, Fransa, İngiltere, Baas Rejimi vb. herkes sorumludur... Suriye sorununun temelinde Neo-Conların Ortadoğu’ya demokrasi ihracı projesiyle başlayan yeni bir sömürgecilik hedefi vardır. Ortadoğu’yu hizaya getirmek gibi bir planları var; Suriye’yi İran yörüngesinden çıkarmak, Suriye’yi yok etmek. Suriye konusunda herkes sorumludur... Halep konusunda şu an yapılan spekülasyonların bir boyutunu konuşuyoruz. Konuşurken haklıyız. Yani oradaki acıları konuşuyoruz. Ama diğer boyutları da konuşmalıyız. Bu süreçlerin ortaya çıkış sebeplerini de konuşmalıyız. Bir bütünlük içerisinde değerlendirebilmeli, çözümlemeler yapabilmeliyiz. İran diyor ki siz de -Sünni milislerde- Şii köyleri rehin altında tutuyorsunuz. Siz oraları boşaltın biz de buraları boşaltalım diyorlar. Yani sadece Şii milisler değil; Sünni milislerde sorumludur. İki tarafta da patoloji var. Mezhepleri sebebiyle insanlara zulmetmek kabul edilebilir bir şey değildir. Türkiye’nin yaptığı hatanın bir benzerini İran da yapıyor. Şii mezhepçiliğinin de mazereti yok, Sünni mezhepçiliğin de... Olamaz... İran’ın reel politik siyasetlerinin hiçbirisini paylaşmıyorum. Aynı şekilde Türkiye’nin reel politik siyasetlerinin de hiçbirisi paylaşmıyorum. Ben çıkar rekabetlerinin neden olduğu bu insanlık trajedilerinin hiçbirisinin kabul edilebilir olmadığını, çıkar rekabetlerine dayalı mücadelelerin hiçbirisinin kabul edilebilir bir yanı olmadığını söylemeye çalışıyorum... Ortadoğu bir bütün olsaydı hiçbir şey olmayacaktı. Neden bütün değil? Keyfi sınırlar sebebiyle... Keyfi sınırlara kim tapınıyor? Bu sınırları biz çizmedik. Bizim irademizle, bizim görüşümüz alınarak çizilmedi. Ortadoğu'nun bütünlüğünü sağlayacak bir basiret, bütün bu acılara son verebilirdi. Biz basiretten yoksunuz. Yıllardan beridir İran’ın kendisini Şii bir perspektife mahkûm etmesi sebebiyle evrensel bir İslami model imkânını kaybettiğini yazıp söylüyorum... İslam’ı, bir bütünlük içerisinde temsil etmeliyiz. İlkelerimizden taviz vermemeliyiz. Şunu yazdım; Suriye’de muhalefetin icat edildiğini söylemek demek Baas rejimini desteklemek anlamına gelmez. Baas rejimi bir gecede oluşmuş bir diktatörlük değil... Bu diktatörlük aile diktatörlüğüdür... Vesselam. ************************* Hamaset ile, kuru, içi boş söylemler ile, klişelerle Müslüman olmak hiçbir şey ifade etmez. Suriye konusunda bütün taraflar sorumludur. Suriye'de şu an bulunan bütün unsurlar; İran, Türkiye, Rusya, Amerika, Fransa, İngiltere, Baas Rejimi vb. herkes sorumludur... *** Biz basiretten yoksunuz. Evet basiretten yoksunuz,çünkü kaidelere uymuyoruz. Eğer kaidelere uysaydık İran, İslamın baş düşmanı diğer T.c. gibi devletlerde kaide gereği düşman olduklarını bilirdik.(Hiç bir sistem başka bir sistemi istemez.(Kaide)) Eğer biz basiretli bakmak istiyorsak olaylara eşyayı baz almamız gerekir. Takip edilecek yol.....(Açılması lazım) VAHİY KONULARI HARİCİNDE, DALINDA UZMANLAŞMIŞ KİŞİNİN GÖRÜŞLERİ GEÇERLİDİR. Asıl olan. vakanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir. İNSANDAKİ HALLER..(EŞYADAKİ ÖZELLİKLER.) DEN BAZILARI. Asıl olan. vakanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir. Fikrin oluşum Süreci ve Aşamaları.1-dot
FETİH SURESİ 29. AYET BAĞLAMINDA...1-dot
islamvehayat.comAllah’ın resulünün yanında yer alanlardan mıyım, değil miyim?” diye kendimizi kesinkes sorgulamalı ve aldığımız cevap muvacehenesinde yol haritalarımızı netleştirmeliyiz. *** 1*Müslüman,Müslüman mı değil mi onu bilmiyor.Kesinlik ifade edecek bir delili yok. http://huseyinsas.blogspot.nl/2016/05/ey-insanoglu.html 2*Müslüman,İslamın esaslarını da bilmiyor. 3*Dostunu düşmanını bilmiyor. 4*Netlik yok. Dolayısı ile Allah'a verdiği sözde yalancı çıkıyor.Yalancı çıkıncada Sünnetullah gereği geçmiş toplumlar gibi helak olmaya gidiyor. Bu olayın durdurulması ve hedefe varılması ancak şu fikirlerin hayata geçirilmesiyle mümkündür. EŞYAYI BAZ,ÖLÇÜ ALDIĞIMIZDA Vahyin,Son asrın ilim ve teknolojisiyle hazırlanmış açılımı bekleyen Fikri. VAHİY KONULARI HARİCİNDE, DALINDA UZMANLAŞMIŞ KİŞİNİN GÖRÜŞLERİ GEÇERLİDİR. Asıl olan. vakanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir. İNSANDAKİ HALLER..(EŞYADAKİ ÖZELLİKLER.) DEN BAZILARI. Asıl olan. vakanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir. Fikrin oluşum Süreci ve Aşamaları.14 Aralık
Bu gün dinsiz devletler T.C. gibi, Halkını bozuk Cemaatlarla korkutup kitleyle çalışmalarının tehlikeli olduğunu vurgulamaktadırlar. Halbuki Kuran bize kitle ile çalışmanın farz olduğunu gösteriyor. SAHİH BİR İSLÂMÎ KİTLE İLE ÇALIŞMANIN FARZİYETİ Bu, toplumdan içinde yaşadığı fasid vakıayı değiştirmelerinin kesin talebidir. Eğer bunu yapmazlarsa Allah onların hepsini de cezalandırır. İsterse onların hepsi de Allah’a isyanı işlemesinler fark etmez, herkes aynı cezaya müstahak olur. Çünkü onlar, değiştirmeye güçleri yettiği halde farz-ı kifayeyi yapmaya katılmadılar. Zira münkeri değiştirmek/ortadan kaldırmak Müslümanların üzerine farzdır. Ortada bir münker vardır ki onu fert tek başına değiştiremez, birbirinden kopuk fertler de değiştiremezler. Hilâfet Devleti’nin olmayışından dolayı bugün içinde yaşadığımız fasid vakıa gibi. Allah bu münkerin değiştirilmesi için topluma bir metot koymuştur. Bunu da Müslümanlara aralarından, Hilâfet Devleti’ni tekrar kurmak için çalışan bir kitle oluşturmalarını farz kılarak yapmıştır. Şöyle demiştir: “İçinizden hayra (İslâm’a) davet eden, marufu emreden ve münkerden nehyeden bir kitle/parti olsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Al-i İmran: 104) *** “İçinizden, hayra (İslâm’a) davet eden, marufu emreden ve münkerden nehyeden bir grup bulunsun." (Al-i İmran: 104) ayetindeki kesin talebine icap edip İslâmi fikir üzerine örgütlenmiş olan ve Allah’ın farz kıldığı, Resulünün açıkladığı metot içindeki merhaleleri geçen, Müslümanlar içinde uyanık, bilinçli bir grup olmasına rağmen -ki o grup Hizb-ut Tahrir’dir- uğruna çalıştığı hedef henüz gerçekleşmemiştir. O hedef ise, Hilâfet Devleti’nin tekrar kurulmasıdır. *** Ey Müslümanlar! Siz de biliyorsunuz ki; ümmet, ideolojisinin anlayışı ve tatbikinde ihsâna ulaşmadıkça kalkınmaz. Ümmet, yasamayı hevâ hevese terk etmiş halde iken ideolojisi ile ilgili anlayışını düzeltmesi mümkün olur mu? Ya da o, ideolojisinin kapsamına küfür fikirlerinden demokrasi ve ondan fışkıran hürriyetler gibi fikirleri katma gayreti ve hevesi içindeyken ümmetin ideolojisi ile ilgili anlayışının düzelmesi mümkün olur mu? Ya da ideolojisini anlamanın şartlarından olan şer'î ilimleri ve Arapça’yı ikmal etmeden ideoloji anlayışının düzelmesi mümkün mü? Kendisi ile İslâmî hayatın tekrar başlayıp; İslâm davetinin aleme cihad ve hûccet ile taşınacağı Hilâfet Devleti olmadan İslâm’ı tatbik etmek mümkün olur mu? Sizi, İslâmî, hâlis tertemiz bir anlayışa davet ediyoruz. Kafirin yıktığı Hilâfet Devleti’ni yeniden kurmaya davet ediyoruz. O halde Allah’ın şu sözüyle size emrettiği Allah’ın sultasına-otoritesine davet edene uyun! DOĞRU, SAHİH BİR İSLÂMÎ KİTLEDE BULUNMASI GEREKEN ÖZELLİKLER İslâmî cemaatlerin neden yanıldıklarını belli başlı birkaç noktada özetlemekte fayda vardır. Bunlar; a-) Sınırlandırılmamış genel bir düşünceye dayanıyorlardı. Hatta bu düşünceler berraklık ve safiyetten uzak, kapalı düşüncelerdi. İnsanlara neleri anlatacaklarını, nelere çağıracaklarını açık ve net bir şekilde bilmiyorlardı. b-) Düşüncelerini uygulama metodundan yoksun idiler. Sahip oldukları düşünceleri uygulayabilmek için, sahip oldukları akidelerinden kaynaklanan metodu uygulamaktan ziyade; içerisinde yaşadıkları toplumun, hayat şartlarının ortaya koyduğu çözümleri, metotları uyguladılar. c-) Hareket sahih bir irade ve uyanıklığın yerleşmediği kişilere dayanıyordu. Bu kişilerde ise, sahih bir fikirden kaynaklanan fikirler değil, sadece istek ve heyecan hakimdi. Diğer bir ifade ile başlangıçta hareketin başlatıcısı konumundaki insanlar, insanlara neyi, nasıl götüreceklerini bilmiyorlar; daha doğrusu İslâm'ı tam anlamıyla bilmediklerinden dolayı heyecanla, duygularıyla hareket ediyorlardı. Çevrelerinde gördükleri birçok olay onları etkiliyor ve ardından da başkalarının yapmakta oldukları işleri bunlar da yapmaya kalkışıyorlardı. d-) Bu hareketlerin yükünü üzerine alan şahıslar arasında doğru bir bağ bulunmamaktaydı. Onları bir araya getiren şey sadece sözde işler ve çeşitli isimler altında oluşan teşkilatlanmalardı. Bu kısa girişten sonra sahih bir kitlede bulunması gereken özellikleri sıralayabiliriz:
Bu gün dinsiz devletler T.C. gibi, Halkını bozuk Cemaatlarla korkutup kitleyle çalışmalarının tehlikeli olduğunu vurgulamaktadırlar. Halbuki Kuran bize kitle ile çalışmanın farz olduğunu gösteriyor. SAHİH BİR İSLÂMÎ KİTLE İLE ÇALIŞMANIN FARZİYETİ Bu, toplumdan içinde yaşadığı fasid vakıayı değiştirmelerinin kesin talebidir. Eğer bunu yapmazlarsa Allah onların hepsini de cezalandırır. İsterse onların hepsi de Allah’a isyanı işlemesinler fark etmez, herkes aynı cezaya müstahak olur. Çünkü onlar, değiştirmeye güçleri yettiği halde farz-ı kifayeyi yapmaya katılmadılar. Zira münkeri değiştirmek/ortadan kaldırmak Müslümanların üzerine farzdır. Ortada bir münker vardır ki onu fert tek başına değiştiremez, birbirinden kopuk fertler de değiştiremezler. Hilâfet Devleti’nin olmayışından dolayı bugün içinde yaşadığımız fasid vakıa gibi. Allah bu münkerin değiştirilmesi için topluma bir metot koymuştur. Bunu da Müslümanlara aralarından, Hilâfet Devleti’ni tekrar kurmak için çalışan bir kitle oluşturmalarını farz kılarak yapmıştır. Şöyle demiştir: “İçinizden hayra (İslâm’a) davet eden, marufu emreden ve münkerden nehyeden bir kitle/parti olsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Al-i İmran: 104) *** “İçinizden, hayra (İslâm’a) davet eden, marufu emreden ve münkerden nehyeden bir grup bulunsun." (Al-i İmran: 104) ayetindeki kesin talebine icap edip İslâmi fikir üzerine örgütlenmiş olan ve Allah’ın farz kıldığı, Resulünün açıkladığı metot içindeki merhaleleri geçen, Müslümanlar içinde uyanık, bilinçli bir grup olmasına rağmen -ki o grup Hizb-ut Tahrir’dir- uğruna çalıştığı hedef henüz gerçekleşmemiştir. O hedef ise, Hilâfet Devleti’nin tekrar kurulmasıdır. *** Ey Müslümanlar! Siz de biliyorsunuz ki; ümmet, ideolojisinin anlayışı ve tatbikinde ihsâna ulaşmadıkça kalkınmaz. Ümmet, yasamayı hevâ hevese terk etmiş halde iken ideolojisi ile ilgili anlayışını düzeltmesi mümkün olur mu? Ya da o, ideolojisinin kapsamına küfür fikirlerinden demokrasi ve ondan fışkıran hürriyetler gibi fikirleri katma gayreti ve hevesi içindeyken ümmetin ideolojisi ile ilgili anlayışının düzelmesi mümkün olur mu? Ya da ideolojisini anlamanın şartlarından olan şer'î ilimleri ve Arapça’yı ikmal etmeden ideoloji anlayışının düzelmesi mümkün mü? Kendisi ile İslâmî hayatın tekrar başlayıp; İslâm davetinin aleme cihad ve hûccet ile taşınacağı Hilâfet Devleti olmadan İslâm’ı tatbik etmek mümkün olur mu? Sizi, İslâmî, hâlis tertemiz bir anlayışa davet ediyoruz. Kafirin yıktığı Hilâfet Devleti’ni yeniden kurmaya davet ediyoruz. O halde Allah’ın şu sözüyle size emrettiği Allah’ın sultasına-otoritesine davet edene uyun! DOĞRU, SAHİH BİR İSLÂMÎ KİTLEDE BULUNMASI GEREKEN ÖZELLİKLER İslâmî cemaatlerin neden yanıldıklarını belli başlı birkaç noktada özetlemekte fayda vardır. Bunlar; a-) Sınırlandırılmamış genel bir düşünceye dayanıyorlardı. Hatta bu düşünceler berraklık ve safiyetten uzak, kapalı düşüncelerdi. İnsanlara neleri anlatacaklarını, nelere çağıracaklarını açık ve net bir şekilde bilmiyorlardı. b-) Düşüncelerini uygulama metodundan yoksun idiler. Sahip oldukları düşünceleri uygulayabilmek için, sahip oldukları akidelerinden kaynaklanan metodu uygulamaktan ziyade; içerisinde yaşadıkları toplumun, hayat şartlarının ortaya koyduğu çözümleri, metotları uyguladılar. c-) Hareket sahih bir irade ve uyanıklığın yerleşmediği kişilere dayanıyordu. Bu kişilerde ise, sahih bir fikirden kaynaklanan fikirler değil, sadece istek ve heyecan hakimdi. Diğer bir ifade ile başlangıçta hareketin başlatıcısı konumundaki insanlar, insanlara neyi, nasıl götüreceklerini bilmiyorlar; daha doğrusu İslâm'ı tam anlamıyla bilmediklerinden dolayı heyecanla, duygularıyla hareket ediyorlardı. Çevrelerinde gördükleri birçok olay onları etkiliyor ve ardından da başkalarının yapmakta oldukları işleri bunlar da yapmaya kalkışıyorlardı. d-) Bu hareketlerin yükünü üzerine alan şahıslar arasında doğru bir bağ bulunmamaktaydı. Onları bir araya getiren şey sadece sözde işler ve çeşitli isimler altında oluşan teşkilatlanmalardı. Bu kısa girişten sonra sahih bir kitlede bulunması gereken özellikleri sıralayabiliriz:
MÜSLÜMANLARIN BÜYÜK FELAKETİ
İKTİBAS DERGİSİMüslümanların tebliği İslam ve onun esaslarıdır. 1*Müslüman,Müslüman mı değil mi onu bilmiyor.Kesinlik ifade edecek bir delili yok. 2*Müslüman,İslamın esaslarını da bilmiyor. 3*Dostunu düşmanını bilmiyor. 4*Netlik yok. Dolayısı ile Allah'a verdiği sözde yalancı çıkıyor.Yalancı çıkıncada Sünnetullah gereği geçmiş toplumlar gibi helak olmaya gidiyor. Bu olayın durdurulması ve hedefe varılması ancak şu fikirlerin hayata geçirilmesiyle mümkündür. EŞYAYI BAZ,ÖLÇÜ ALDIĞIMIZDA Vahyin,Son asrın ilim ve teknolojisiyle hazırlanmış açılımı bekleyen Fikri. VAHİY KONULARI HARİCİNDE, DALINDA UZMANLAŞMIŞ KİŞİNİN GÖRÜŞLERİ GEÇERLİDİR. Asıl olan. vakanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir. İNSANDAKİ HALLER..(EŞYADAKİ ÖZELLİKLER.) DEN BAZILARI. Asıl olan. vakanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir. Fikrin oluşum Süreci ve Aşamaları.15 Aralık
HİDAYET ŞEFKATLİ TUKSAL: BAŞKASININ ÇOCUĞUNA “ŞEHİT OL” DEMEK ADİL DEĞİL, BU BÜYÜK MERTEBE SİZİNKİLERE NİYE NASİP OLMUYOR!1-dot
İKTİBAS DERGİSİSiz, bir korumalar ordusuyla geziyorsunuz ölmemek için… Hattâ gerekirse sizi korumak için şehit olsunlar diye bulunuyorlar yanınızda… Böyleyken, “siz de şehit olun, biz de şehit olalım inşallah!” demek hiç de hakkaniyetli değil! Bırakın şahsı âlîlerinizi, hiç birinizin çocuklarına da nasîp olmuyor bu büyük mertebe! Neden acaba? * İnanmıyorlar da ondan ! Müslümanım diyenlerin de kuru kalabalıktan ibaret olduğunu bildiklerinden,onları amaçları doğrultusunda kullanıyorlar. Eğer kullanılmak istemiyorlarsa şu bilgiyi amallerine dönüştürürler. EŞYAYI BAZ,ÖLÇÜ ALDIĞIMIZDA Vahyin,Son asrın ilim ve teknolojisiyle hazırlanmış açılımı bekleyen Fikri. VAHİY KONULARI HARİCİNDE, DALINDA UZMANLAŞMIŞ KİŞİNİN GÖRÜŞLERİ GEÇERLİDİR. Asıl olan. vakanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir. İNSANDAKİ HALLER..(EŞYADAKİ ÖZELLİKLER.) DEN BAZILARI. Asıl olan. vakanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir. Fikrin oluşum Süreci ve Aşamaları.15 Aralık
Asıl olan. vakanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir. Her var olanın bir ustası vardır.Kaidesinden yola çıkarsak. Bu kainatta kendi kendine oluşmuş bir şey olmadığına göre o zaman bu kainatıda bir yaratıcı yaratmış dolayısı ile benide.(insanlığı) O zaman bu yaratıcının beni yönlendirmesi ,Kullanma klavuzu vermesi lazım Normal hayatın akışında yaratıcı ile insanlar arasında ki aracıya peygamber denmiş. o zaman en son peygamberlik iddiasında bulunan kişinin getirmiş olduğu kontrata anlaşma şartlarına bakacağız. (Sonuncusu geçerlidir kaidesinden) (Kader) Sonuncusu Muhammed olduğuna göre onun getirdiği kontratda insanlığa bir rest çekiş meydan okuma var. Yoksa, ‘Onu Muhammed uydurdu’ mu diyorlar? Onlara de ki; ‘Eğer doğru söylüyorsanız, Kur’an’a benzer bir sure ortaya getiriniz, bu konuda Allah dışında kimleri yardıma çağırabilecekseniz, çağırınız. Yunus*38 Aradan bin dört yüz yıl geçmiş hala bir ses yok . Peki şimdi yapsınlar şimdi teknik bir çağdayız her şey eloktronik çoğu şeyi harflerin ve rakamların karışımından yapıyor proğram yapıcıları. o zaman kuran ayetlerinide getirsinler.? Allah kainatı elementlerden yarattığı gibi kuranıda harflerin karışımından yaratmıştır. Diyebilir birileri evet bizimde demokrasimiz var. o zaman demokrasiye ve Muhammedin getirdiği şartlara bakılır.Bu insan fıtratına uygunmu diye. örneğin; Mal can ve namuz konusunda kim ne diyor diye. (Şartlar. Eşyadaki özelliklere uygun düşmesi lazım) Dolayısı ile.. Muhammedin getirdiği şartlar insan fıtratına uygun.(ölüm cezası veriyor) Demokrasinin getirdiği şartlar insan fıtratına uygun değil.(Taraf.Aklın üstününden.Hevadan,zenginden) (Halbuki insandaki fıtrat kendisinin olanı kendi isteği dışında bir başkasıyla paylaşmak istemez) olduğu anlaşıldığından fıtrata uygun olan alınır. Dolayısı ile Muhammedin getirmiş olduğu şartlar Yaratıcının gönderdiği şartlar olarak kabül görür. Yaratıcıya ve son peygamberine inanmak vakaya mutabık olur ve Muhammedin getirmiş olduğu şartların bir tanesinin gereği kişi Müslüman olur ve yaratıcının vaadi gereği cenneti kazanmış olur. Kişi bu vaadi elinde tutabilmek için Muhammedin getirmiş olduğu yaratıcının tarifini onaylaması lazım. Yaratıcının kırmızı çizgisi şirktir.(Allah’ın tarifi) (Göklerin ve yerin Rabbi, Arş’ın da Rabbi olan Allah onların uydurdukları noksan sıfatlardan yücedir, münezzehtir.zuhruf*82 O tarifde budur.) Bu olayı bilen şeytan Medya veya diğer yollarla kafir kişinin Allah tarifini onaylattırarak kişiyi Müslümanım diye diye cehennemin bir başka kapısından içeri atıyor. ***************************************************************** “Öyleyse, dedi, beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onlar(ı saptırmak) için senin doğru yolunun üstüne oturacağım.” “Sonra (onların) önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından onlara sokulacağım ve sen, çoklarını şükredenlerden, bulmayacaksın.” (Allah) buyurdu: “Haydi, sen, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık. And olsun ki,onlardan sana kim uyarsa, (bilin ki) sizin hepinizden (derleyip) cehennemi dolduracağım.” (A’RAF/16-18) Şeytan Müslüman kılıfına bürünüp prof etiketiyle Atv ve flastv gibi kanallarda Nihat hatipoğlu,Cübbeli Ahmet gibi kişiler vasıtasıyla şu Allah tarifini sunuyor eğer sen onların söylemiş olduğu Akideyi benimser ve onaylarsan Kafir oluyor ve ebedi cehenneme gidiyorsun.Her ne kadarda diğer islamın şartlarını yerine getirsende. Ey insanlar, Allah’ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın, sakın şeytan, sizi Allah’ın affına güvendirerek ayartmasın.Fatır.5 http://www.iktibasdergisi.com/maddenin-sirk-hali-termodinamigin-birinci-yasasi/ MÜSLÜMANLARIN VE KAFİRLERİN ALLAH TARİFİ,TANIMI..SEN BU TARİFİN NERESİNDESİN? http://namenstraat8bredahollanda.blogspot.nl/2016/01/asl-nedir1-kok-esas-temel-kaide-asl.html?spref=fb Cevapla HÜSEYIN SASMAZ 3 Haziran 2016 at 16:40 Yok olmak, bir şeyin başka bir şeye dönmesi demek değildir. O başka bir konudur. Meselâ su, buhara ve enerjiye döner. Fakat kâinatın enerjisi sonsuz değildir ve yavaş-yavaş azalmaktadır ve sâdece Allah’ın bileceği bir zamanda da bitecektir ****************** Başkası tarafından ihtiyacı karşılanıncaya kadar, aşmaya güç yetiremediği belli bir orana (kurala, yasaya) gereksinim duyması bir şeyin muhtaç oluşundandır. Bu ifadeyi şu şekilde açıklamak mümkündür: http://islamdevleti.info/kitaplar/Islam_Sahsiyeti_Cilt_1/05.htm . – See more at: http://www.iktibasdergisi.com/maddenin-sirk-hali-termodinamigin-birinci-yasasi/#sthash.XV1fDV6U.XYshgQqb.dpuf Cevapla HÜSEYIN SASMAZ 5 Haziran 2016 at 19:48 Maddenin yaratıcı olması yukarıda sunduğumuz sebeplerden dolayı batıldır, mümkün değildir. Maddenin, bir halden bir başka hale dönüşebilmesi için, maddeye belirli bir oranı tayin edene ihtiyacı vardır ve dolayısıyla madde ezeli değildir. Ezeli olmayan ise yaratıcı olamaz. http://islamdevleti.info/kitaplar/Islam_Sahsiyeti_Cilt_1/05.htm Cevapla HÜSEYIN SASMAZ 9 Temmuz 2016 at 17:21 Kısacası oran maddenin kendisinden kaynaklanmamaktadır. Aksi takdirde madde, dilediği gibi etkileme ve etkilenme gücüne sahip olurdu. Bu oran elbette ki maddenin dışında belirlenmektedir. Bu durumda da madde, madde üzerinde etki bırakacak ve madde için belirli oranı tesbit edecek olana muhtaç olmuş olur. Bu oran madde dışında bir varlık tarafından tayin edilmektedir. Dolayısıyla madde başkasına muhtaçtır. Öyleyse madde ezeli değildir. Çünkü başlangıcı ve sonu olmayan, başkasına muhtaç olmayan, bütün şeylerin kendisine muhtaç olan varlık demektir. Maddenin başkasına muhtaç olması, maddenin ezeli olmadığının kesin delilidir. Öyleyse madde yaratılmıştır. İslâm Akidesi http://www.hilafet.com/kitaplar/islam_sahsiyeti/index.htm1-dot
Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olmalı(2) - Mustafa Çelik1-dot
yeniakit.com.trİslâm’ın yerine ve önüne geçirilince Demokrasi; incindi harfler, düştü cümleler, kölelere eklendi köleler. Demokrasi bir insanlık rejimi değil, bir kölelik rejimidir. Demokrasi’de herkesin derdi kendine ağır. Gerisinin dili lâl, kulağı sağır! İslâm’ın yerine geçirilince Demokrasi, hayatı baştan başa bir yangın sardı, amansız.. “Felah gemileri demir atmak ister gönüllere; fakat kalpler limansız..’’ * Dolayısı ile.. Muhammedin getirdiği şartlar insan fıtratına uygun. Demokrasinin getirdiği şartlar insan fıtratına uygun değil Demokrasi Şeytanın dini,İslam Allah'ın dini. http://namenstraat8bredahollanda.blogspot.nl/2016/01/asl-nedir1-kok-esas-temel-kaide-asl.html?spref=fb http://huseyinsas.blogspot.nl/2016/05/demokrasi-seytann-diniislam-allahn-dini.html14 Aralık
EŞYAYI BAZ,ÖLÇÜ ALDIĞIMIZDA Bütün proplemlerin yok olduğu şu fikri niye anlamaya çalışmıyorsunuz. *** Vahyin,Son asrın ilim ve teknolojisiyle hazırlanmış açılımı bekleyen Fikri. VAHİY KONULARI HARİCİNDE, DALINDA UZMANLAŞMIŞ KİŞİNİN GÖRÜŞLERİ GEÇERLİDİR. Asıl olan. vakanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir. İNSANDAKİ HALLER..(EŞYADAKİ ÖZELLİKLER.) DEN BAZILARI. Asıl olan. vakanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir. Fikrin oluşum Süreci ve Aşamaları. ******************* YANLIŞ BİLGİ YANLIŞ HÜKME GÖTÜRÜR. “Fitne zamanında yürüyen koşandan, duran yürüyenden, oturan ayakta dikilenden, yatan oturandan, uyuyan yatandan daha hayırlıdır.” (Buhari, Fiten, 9; Müslim, Fiten, 10, 13; Tirmizi, Fiten, 29; Ebu Davud, Fiten) *** “Nasıl olursanız, öyle idare edilirsiniz.”[1] “Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüğünüzden mes’ulsünüz.”[2] [1] Ali el-Müttakî, Kenzu’l-Ummâl, 6/89 [2] Buhârî, Cum’a, 11; Müslim, İmare, 20 *** "İnsan, dostunun yaşayış tarzından etkilenir. O halde her biriniz dost edineceği kişiye dikkat etsin." (Riyazü’s-Salihin, Erkam Yayınları) *** örnek. Bir gün oturuyoruz, bir çok yüksek kademeden insanlar var.Diyorlar ki yöneticiler adaletsiz,nankör vb. eleştiriyorlar. Dedim ki,Siz yaratıcınıza aynı değilmisiniz ? aynısınız emirlerine riayet etmiyorsunuz. Ses yok.. Çünkü onlarda biliyor adaletsiz ve nankör olduklarını. Bu olayı eşyadaki özelliğe döktüğün zaman kaide olarak eşyadaki özelliği baz,ölçü aldığında olay gün ışığı gibi hadisin vahiy olduğu anlaşılır. Bunun gibi diğer konuları da bilebilirsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder